Lübnan

DEVLETİN ADI: Lübnan Cumhuriyeti
BAŞŞEHRİ: Beyrut
YÜZÖLÇÜMÜ: 10.400 km2
NÜFUSU: 2.900.000
RESMİ DİLİ: Arapça
DİNİ: İslam, Hıristiyan, Dürzi
PARA BİRİMİ: Lübnan Lirası

Güneybatı Asya’da ve DoğuAkdeniz kıyısında bulunan bir Ortadoğu devleti. Lübnan’ın kuzey ve doğusunda Suriye, güneyinde İsrail ve batısında Akdeniz bulunur.

Dinleri, ırkları ve kültürleri birbirinden çok farklı olan insanların yaşadığı, bitki örtüsü ve iklim bakımından da tezatlara sahip, karışık bir ülkedir. Bu yüzden Ortadoğu’nun İsviçre’si sayılır.

Tarihi

Lübnan’ın en eski tarihi Fenikeliler’le başlar. Fenikeliler’den sonra Lübnan’a sırasıyla asurlular, Yeni Babilliler, Persler, Makedonyalılar ve Romalılar sahip oldular.

Hazret-i Ömer zamanında, 643 yılından itibaren Suriye’nin fethi için gönderilen İslam orduları, aynı tarihlerde Lübnan’ı da fethetti. Bu arada Suriye’den göç eden Maruni Arapları, Lübnan Dağlarının kuzey bölgelerine yerleştiler. Bugünkü iç karışıklıkların sebebi olan Dürziler ise on birinci yüzyılda güneyden Lübnan’a girdiler.

Lübnan daha sonra Haçlı saldırılarına maruz kaldı ve birçok küçük Haçlı devletçikleri kuruldu. Bunlar da Memlukler zamanında özellikle Baybars ve Kalavun dönemlerinde temizlendi.

Osmanlı Devletinin ilk olarak Müslümanların halifesi ünvanına da sahip olan padişahı Yavuz Sultan Selim Han, 1516 ve 1517’deki Mısır Seferi sırasında Memlük Devletine son vermiş ve Lübnan’ı da Osmanlı sancağı yapmıştı.

Osmanlı adalet ve idaresindeki Lübnan, özel bir statüye sahipti. Otonom idare sistemiyle yönetilirdi ve ayrı bir vergi (haraç) sistemine tabiydi. Dolayısıyla Lübnan, refah seviyesi yüksek, türlü kolaylıklara sahip ve harplerden uzak bir halde sakin bir sancaktı. Komşu bölgelerin insanları akın akın Lübnan’a göç ederek nüfusu arttırmaya başladı. Bu kadar rahatlığa rağmen Fakreddin Maan adlı bir Dürzi yönetiminde iken, Osmanlı Devletiyle münasebetleri bozuldu. Maan, 1613’te Osmanlı ordusunun korkusuyla İtalya’ya kaçtıysa da 1618’de geri döndü. Mısır’a kadar sınırlarını genişletti. Nihayet 1633’te gerekli cezası verildi.

1799’da Napolyon’a karşı Akka’da, Lübnan idarecilerinden olan Başir-II muharebe ederek Fransızlar bozguna uğratıldı. Lübnan tam 402 yıl Osmanlı idaresi altında kaldı. Son dönemlere doğru Lübnan’da sayıları artan Dürzi ve Maruniler, isyanlar çıkarmaya başlamıştı. Fransızlar Marunileri, İngilizler ise Dürzileri destekliyorlardı. Nihayet Birinci Cihan Harbi sonunda Lübnan, Fransız mandası altına girdi. 1926’da çıkan Dürzi Atraş Paşa isyanı büyük bir katliam sonucu bastırıldı.

Kıtalara hakim Osmanlı Devleti yıkılınca, bütün bölgelerde olduğu gibi Lübnan’da da idari sistem tamamen bozularak karışıklıklar arttı. Sultan İkinci Abdülhamid Han zamanında Osmanlı Devletinin en büyük ve en gelişmiş şehirlerinden biri olan Beyrut, savaş alanına döndü. 1941’de Fransa mandası altında bağımsız oldu. 1943’te manda da kaldırıldı, seçimler yapıldı. Hükumet ve idari sistemde dinlerin eşit etkisi esas olmak üzere hazırlanan Milli Pakt (1943’te) kabul edildi.

Buna göre, Lübnan batı ile dost olan Arap Birliği üyesi bir devlet oluyordu. 1945’te Birleşmiş Milletlere katıldı.

Arap-İsrail Harbinde,Arap devletleri safında İsrail’e taarruz etti. Harbin sonunda yurtsuz kalan 400.000 Filistinli, Güney Lübnan’da mülteci kamplarına alındı. Bugün dış güçlerin müdahalesi ile Lübnan iç savaşı, tedavisi mümkün olmayan kangren haline gelmiştir. 1975’ten bu yana iç savaş muhtelif şekiller değiştirerek devam etmektedir.

Fiziki Yapı

Güneybatı Asya’da 33°-35° kuzey enlemleri ve 35°-36° doğu boylamları arasında yer alan Lübnan, ismini, “Beyaz Karlar” manasına gelen Lübnan Dağlarından alır.

Küçük bir ülke olmasına rağmen fiziki yapı oldukça farklıdır. Kuzeyden güneye 217 km uzunluğa ve doğudan batıya 32 ila 80 km kadar genişliğe sahip olan ülke, başlıca dört bölgeye ayrılabilir: Kıyı bölgeleri, Bekaa Vadisi, Lübnan Dağları, Antil Lübnan Dağları. Kıyı bölgeleri verimli olup, nüfusu kalabalık olan tarım alanlarıdır. Önemli ticaret merkezleri buradadır.

169 km uzunluğunda ve yaklaşık 10-56 km genişliğindeki Lübnan Dağları denizin yanısıra uzanır. Yükseklikleri kuzeyde 3100 m ve Beyrut civarında ise 2500 m’ye ulaşır. Bu dağları yer yer yaklaşık 300 m derinliğindeki kanyonlar kesmektedir. Bu dağlara paralel olan Anti-Lübnanlar ise Suriye sınırını teşkil ederler.

Lübnan Dağlarının sona erdiği yerde yaklaşık 180 km uzunluğunda ve 10 ila 16 km genişliğindeki Bekaa vadisi yer alır. Kuzeydeki Oronte ve güneydeki Litani nehirleri buradan doğar.

10.400 km2lik yüzölçümü olan Lübnan’ın en yüksek yerleri Kurnet-es Sauda ve 2814 m ile Hermon Dağıdır. İki nehrin kaynaklarını ayıran Baalbek bölgesi ise yaklaşık 900 m yüksekliğindeki Bekaa Vadisinde yer alır.

İklim

Tıpkı fiziki yapısı gibi iklimi de farklılık arz eder. Çok değişken olan iklimi, yaz ayları sıcak ve kurak, kış ayları ise yağışlı geçer. Yaz ayları sıcaklık ortalaması yaklaşık 30°C iken, kışın 11°C olur. Lübnan Dağlarının batı etekleri yılda ortalama 1270 mm yağış alırken, Anti-Lübnan’da bu rakam çok daha düşüktür. Dağların zirveleri sürekli karla kaplı olup, kış mevsimi hiç bitmez. Bekaa Vadisi ise yaklaşık 380 ila 635 mm yağış alır. Bu bölgede kışlar soğuk, yazlar kurak ve sıcak geçer.

Tabii Kaynakları

Lübnan yeterli yeraltı kaynaklardan mahrum olup, sadece toprakları nisbeten verimlidir. Bu toprakların % 32’si daimi ekim alanıdır. Bunların da ancak % 21’i sulanabilmekdedir. Topraklarının % 35’i üretim potansiyeline haiz ise de su kaynaklarının kıtlığı yüzünden kullanılamamaktadır. Sadece yaklaşık 68.000 hektarlık bir arazi sulanabilmektedir.

Lübnan diğer Ortadoğu ülkelerinde olduğu gibi, petrolce zengin ülkelerden biridir. Bunun dışında diğer madenler hemen hemen yok gibidir.

Lübnan Dağlarında önceleri limon ve sedir ağaçları pek fazlaydı. Öyle ki sedir ağacı Lübnan’ın sembolü olmuştu. Fakat bugün bu özellik oldukça azalmıştır. Lübnan ormanlarının kerestesi çok makbuldür.

Nüfus ve Sosyal Hayat

Birçok etnik grubun birarada bulunduğu Lübnan’da, bütün Batı Asya ülkesinden insanlar mevcuttur. Bu duruma, Osmanlı Devletine bağlı olarak yaşadığı 402 yıl boyunca sahip olduğu özel statüsü sebep olmuş denilebilir. Değişik zamanlardaki istila ve göçler, Haçlı Seferleri, iç çatışmalar, cihan harpleri, Avrupalıların istila emelleri ve günümüzdeki süper güçlerin karmakarışık olan Ortadoğu’yu ellerine geçirme arzuları küçük bir Ortadoğu ülkesi olan Lübnan’ı mozaik taşına çevirmiştir. Bu yüzden nüfusun yarıdan fazlası yabancı kaynaklıdır.

Diğer özelliklerinde olduğu gibi din ve dilde de Lübnan karışıklık arz eder. Nüfusun % 50’den fazlası Müslüman ise de bunun bir kısmı Şiilerden meydana gelir. Diğer önemli büyük topluluk Hıristiyanlar olup, çoğunluğu Katoliktir. Arap ırkına mensup olan Maruni Hıristiyanları oldukça fazladır. Ayrıca Melehitler, Ermeniler, Gregoryanlar ve Suriye Ortadoksları da mevcuttur. Üçüncü büyük grup ise, Dürziler olup, sayıları 80.000’i bulmaktadır.

Yaklaşık 2.900.000 nüfuslu bir ülke olan Lübnan’da kilometrekareye 279 kişi düşer ve çoğunluğu resmi dil olan Arapçayı konuşur. Ayrıca Türkçe ve Ermenice de konuşulur. Bunun yanında Fransızca da oldukça yaygındır.

Nüfusun % 90’ı Arap, % 6’sı Ermeni olup, diğerleri karışık ırklardandır. Nüfusun % 75’i okur yazardır. Devletin açtığı ve içinde Türkçe öğrenim de yapılan Beyrut Üniversitesinden başka Amerikan ve Arap Üniversiteleri de mevcut olup, genellikle İngilizce, Fransızca ve Arapça öğrenim yapılır.

Günümüz Lübnan’ı kardeş kanı dökülen ve her an iç harbin eşiğine gelebilen bir ülkedir. Emperyalist ülkeler, geçmişte olduğu gibi bugün de “böl-parçala-yut” prensibiyle Lübnan’ı bölme çabasındadır. Bugün Lübnan’da birçok milis kuvvetleri bulunmaktadır. Halen Lübnan’da yaklaşık 400.000 Filistinli mülteci, kamplarda kalmaktadırlar.

Hıristiyan dünyası Haçlı zihniyetinden asla vazgeçmiş değildir. Evvelce Katolikler Fransızlarca ve Ortadokslar Ruslarca ve Dürziler İngilizlerce destekleniyordu. Durum bugün için de aynıdır. Hıristiyan gerillalar Avrupalılarca destek görmekte, İsrail ve Suriye birlikleriyle birlikte Lübnanlı Müslümanlara ve Filistinlilere küçük Haçlı seferleri düzenleyerek kan ve ölümün sembolü olmaktadırlar.

Bugün Lübnan’da 7 ayrı ordu vardır; bunlar (50 bin kişilik) İsrail, (20 bin kişilik) Hıristiyan Falanjist, (12 bin kişilik) Lübnan, (30 bin kişilik) Suriye, (7 bin kişilik) Hür Lübnan, (15 bin kişilik) Filistinli gerillalar ve (7 bin kişilik) Amal ordularıdır. Ayrıca barış gücü de mevcuttur (1993). Dolayısıyla Lübnan her an patlamaya hazır bir barut fıçısı görünümündedir.

1975’te başlayan iç savaştan bu yana silahlı çatışmalar, bu kadar fazla asker ve sivil teşkilatlar bulunması dolayısıyla zaman zaman artmış ve ateşsiz bir gün hemen hemen hiç geçmemiştir.

Siyasi Hayat

Lübnan parlamenter cumhuriyet rejimi ile idare edilir. Beş idari bölgeye ayrılır. Dört yılda bir seçilen 99 üyeli bir meclis bulunur. Devlet Başkanı, Maruni Hıristiyanlarından olmak üzere altı yıllığına seçilir. Hükumeti kuran başbakan, Sünni Müslümandır. Meclis başkanı ise Şii’dir.

Her ne kadar meclis sandalyeleri kontenjana tabi ise de, milletvekilleri oldukça karışık dini topluluklarca seçildiğinden mecliste belli bir dini topluluğun çoğunluğu elde ettiği pek görülmez.

Politik partiler din farklılıklarını göz önüne alarak hareket etmektedirler. Bugün Lübnan’da Sağcı Falanjistler (Hıristiyanlar), sağcı Müslüman Kardeşler, Yoksunlar Hareketi, Sosyalist Parti, Baasçılar, Iraklı Baasçılar, Nasırcılar, Komünistler, Sünniler, Şiiler olmak üzere çok sayıda grup vardır. Bunlardan başka Maruni keşişlerinin idare ettikleri Sedir Savunucuları Cephesi ve Maruni Birliği Milisi ve yedi ayrı ordu, hususi milis kuvvetler ve Ermeni teşkilatları bulunmaktadır.

Ortadoğu’nun ticaret ve turizm merkezi iken 1975-1976 iç harbinden bu yana savaş, terör, kan ve barut içinde kalan ve imha olan Lübnan’da 80.000’in üzerinde yabancı asker vardır.

Ekonomi

Ortadoğu’nun ekonomik bakımdan en gelişmiş ülkelerinden biridir. Lübnan ekonomisine özel teşebbüs hakim olup, ülke liberal iktisat sistemini uygulamaktadır.

Halkın çoğu tarımla uğraşır, bununla beraber milli hasılanın % 35’ini ticaret ve % 13’ünü de imalatçılık meydana getirir. Lübnan ekonomisi özellikle 1950’den sonra gelişme göstermiştir. Serbest pazar olması, Lübnan’ı, Arap Ortadoğusu’nun ticari ve mali merkezi haline getirmiştir. Kişi başına düşen milli gelir, 884 dolardır. Daha çok İtalya, Fransa, Suudi Arabistan, Kuveyt, Ürdün ve Suriye ile ithalat ve ihracat münasebetleri içerisindedir.

Temel gıda mahsülü (Creal) olmakla beraber, buğday, arpa, muz, üzüm, şekerkamışı, zeytin, patates, pamuk ve çeşitli sebze ve meyveler yetiştirilir. Tarım ürünleri temel ihraç maddeleri olup, bunların yanında yünlü eşyalar, deri ve çimento da satılır. Bunlara karşılık dışardan endüstri hammaddeleri, makina, çeşitli eşyalarla hayvan ve hayvani ürünler ithal edilir. Gıda, şeker, tekstil, çimento ve petrol endüstrileri mevcuttur. İki büyük petrol boru hattı Lübnan’da son bulur. Bu yüzden petrol ve transit taşımacılıktan Lübnan büyük karlar sağlamaktadır.

Bunlardan başka mobilya ve kağıt endüstrileri çok önemlidir. Lübnan, en fazla geliri, transit taşımacılıktan elde etmektedir. Beyrut, dünyanın önemli ticari ve mali merkezlerindendir. Normal devrelerde ticaret ve bankacılık merkezi olduğu gibi, aynı zamanda Arap Ortadoğusunun dağıtım kapısıdır. Hava ulaşımı ağırlıkta olmak üzere, transit taşımacılığın üçte ikisi Beyrut’tan geçmektedir. Fakat bu özellikleri iç savaşlar sebebiyle sarsılmaktadır.

Lübnan’ın diğer önemli gelir kaynaklarını mücevherat satımı ve turizm teşkil etmektedir. Elektrik enerji ihtiyacının büyük bir kısmını Litani Nehri üzerindeki Karun Barajından sağlamaktadır.

Ülke mükemmel bir karayolu şebekesine sahiptir. Ayrıca 420 km’lik demiryolu da vardır. Sayda, Beyrut ve Trablus limanlarına her türlü gemi yanaşabilmektedir. Beyrut havaalanı ise Ortadoğu’nun işlek hava limanıdır.

Lüksemburg

Lüksemburg Dükalığı, ya da kısaca Lüksemburg Fransa, Almanya ve Belçika ile komşu, denize kıyısı olmayan, kuzeybatı Avrupa’da bir ülkedir. Lüksemburg Avrupa Birliği üyesidir.
Lüksemburg ile ilgili görsel sonucu
Tarihçe

Bu küçük ülkenin tarihi 963’te kont Siegfried’in Lütteburg kalesini kurdurmasıyla başlar. 15.yüzyılda 4 Kutsal Roma-Germen İmparatorluğu imparatoru Lüksemburg’dan çıkmıştır. Bunlardan Karl I, Lüksemburg’u 1354’te düklüğe dönüştürmüştür. 1443’te Bourgogne sülalesinin eline geçen ve yüzyıllarca yabancı milletlerin egemenliğinde yaşayan düklük Bourgogne sülalesinden Marie’nin Avusturya imparatoru Maximillien I ile evlenmesi ile Habsburglara geçmiştir.

Habsburg’ların bölünmesi ile ailenin İspanyol koluna geçti. 1684’te Fransa kralı 16. Louis tarafından ele geçirilen, 1697’de Habsburgların geri aldığı ülke 1794’te yine Fransız işgaline uğramıştır. 1815’e kadar Fransız egemenliği altında kalan ülke Viyana Kongresi’nde bağımsız bir büyükdüklük olarak Hollanda’ya geçmiştir.1830 ayaklanmasından sonra Belçika’ya geçmiştir.

Fransız İmparatoru Napoléon III’ün ele geçirme girişiminin başarısızlığa uğramasından sonra 1827’de bağımsızlığa kavuşan Lüksemburg Büyükdüklüğü büyük devletlerin himayesi altına alınmış ve 1868’de üstünde birçok değişiklikler yapılmasına rağmen günümüzde de aynı geçerli olan anayasa kullanılmaktadır. O tarihten itibaren yansızlık politikası uygulamasına karşın her iki dünya savaşında da Alman işgalinde kalan Lüksemburg, 1947 Mart’ında Belçika ve Hollanda’yla iktisat ve gümrük birliği Benelüks’ü oluşturmuş, 1949’da NATO’ya, 1957’de Avrupa Ekonomik Topluluğuna üye olmuştur.

Coğrafi Verileri

Konum: Batı Avrupa’da, Fransa ile Almanya arasında yer alır.
Coğrafi konumu: 49 45 Kuzey enlemi, 6 10 Doğu boylamı
Haritadaki konumu: Avrupa
Yüzölçümü: 2,586 km²
Sınırları: toplam: 359 km
sınır komşuları: Belçika 148 km, Fransa 73 km, Almanya 138 km
Sahil şeridi: 0 km (kara ile çevrili)
İklimi: Kıtasal ve ılıman iklim arasında değişiklik gösterir.
Deniz seviyesinden yüksekliği: en alçak noktası: Moselle Nehri 133 m
en yüksek noktası: Buurgplaatz 559 m
Doğal kaynakları: Demir, işlenebilir topraklar
Arazi kullanımı: tarıma uygun topraklar: %23.94
sürekli ekinler: %0.39
diğer: %75.67
Sulanan arazi: 10 km² (1993 verileri)
Coğrafi not: kara ile çevrili

Nüfus Bilgileri

Nüfus: 474,413 (Temmuz 2006 verileri)
Nüfus artış oranı: %1.23 (2006 verileri)
Mülteci oranı: 8.75 mülteci/1,000 nüfus (2006 tahmini)
Bebek ölüm oranı: 4.74 ölüm/1,000 doğan bebek (2006 tahmini)
Ortalama hayat süresi: Toplam nüfus: 78.89 yıl
erkeklerde: 75.6 yıl
kadınlarda: 82.38 yıl (2006 verileri)
Ortalama çocuk sayısı: 1.78 çocuk/1 kadın (2006 tahmini)
HIV/AIDS – hastalıklarına yakalanan yetişkin sayısı: %0.2 (2001 verileri)
HIV/AIDS – hastalıklarından ölenlerin sayısı: 100 den az (2003 verileri)
Ulus: Lüksemburg’lu
Nüfusun etnik dağılımı: Kelt Kökenliler, Portekizler, İtalyanlar, Slavlar ve Avrupalılar
Din: Roma Katolikleri, Protestanlar, Museviler ve Müslümanlar
Diller: Lüksemburg ca (ulusal dil), Almanca (resmi dil), Fransızca (resmi dil)
Okur yazar oranı: 15 yaş ve üzeri için veriler
toplam nüfusta: %100
erkekler: %100
kadınlar: %100 (2000 verileri)

Yönetimi

Ülke adı: Resmi tam adı: Lüksemburg
Yerel tam adı: Grand Duche de Luxembourg
yerel kısa şekli: Luxembourg
Yönetim biçimi: Meşruti Monarşi
Başkent: Lüksemburg
İdari bölümler: 3 bölge; Diekirch, Grevenmacher, Lüksemburg
Bağımsızlık günü: 1839 (Hollanda’dan)
Milli bayram: Milli gün 23 Haziran
Anayasa: 17 Ekim 1868

Üye olduğu uluslararası örgüt ve kuruluşlar: ACCT, AG (Avustralya Grubu), Benelux (Belçika, Hollanda, Lüksemburg Ekonomik Birliği), CCC (Gümrük İşbirliği Konseyi), CE (Avrupa Konseyi), EAPC (Avrupa – Atlantik Ortaklık Konseyi), EBRD (Avrupa Yatırım ve Kalkınma Bankası), ECE (Birleşmiş Milletler Avrupa Ekonomik Komisyonu), EIB (Avrupa Yatırım Bankası), EMU (Avrupa Ekonomi ve Para Birliği), Avrupa Birliği, FAO (Tarım ve Gıda Örgütü), IAEA (Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı), IBRD (Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankası), ICAO (Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü), ICC (Milletlerarası Ticaret Odası), ICFTU (Uluslararası Serbest Ticaret Birlikleri Konfederastonu), ICRM (Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay Hareketi), IDA (Uluslararası Kalkınma Birliği), IEA (Uluslararası Enerji Ajansı), IFAD (Uluslararası Tarımsal Kalkınma Fonu), IFC (Uluslararası Finansman Kurumu), IFRCS (Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay Toplulukları Federasyonu), ILO (Uluslarası Çalışma Örgütü), IMF (Uluslararası Para Fonu), IMO (Uluslararası Denizcilik Örgütü), Intelsat (Uluslararası Telekomünikasyon ve Uydu Örgütü), Interpol (Uluslararası Polis Teşkilatı), IOC (Uluslararası Olimpiyat Komitesi), IOM (Uluslararası Göçmen Teşkilatı), ISO (Uluslararası Standartlar Örgütü), ITU (Uluslararası Haberleşme Birliği), NATO (Kuzey Atlantik Asemblesi), NEA (Nükleer Enerji Kurulu), NSG, OECD (Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü),OPCW, OSCE (Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Örgütü), PCA (Daimi Hakemlik Mahkemesi), UN (Birleşmiş Milletler), UNCTAD (Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı), UNESCO (Eğitim-Bilim ve Kültür Örgütü), UNIDO (Endüstriyel Kalkınma Örgütü), UPU (Dünya Posta Birliği), WCL (Dünya Emek Konfederasyonu), WEU (Batı Avrupa Konseyi), WHO (Dünya Sağlık Örgütü), WIPO (Dünya Fikri Mülkiyet Teşkilatı), WMO (Dünya Meteoroloji Örgütü), WTrO (Dünya Ticaret Örgütü), ZC

Ekonomik Göstergeler

GSYİH: Satınalma Gücü paritesi – 32.6 milyar $ (2006 verileri)
GSYİH – reel büyüme: %5.7 (2006 verileri)
GSYİH – sektörel bileşim: tarım: %1
endüstri: %13
hizmet: %86 (2005 verileri)
Enflasyon oranı (tüketici fiyatlarında): %2.6 (2006 verileri)
İş gücü: 203,000 (2006)
Sektörlere göre işgücü dağılımı: hizmet %86, endüstri %13, tarım %1 (2004 verileri)
İşsizlik oranı: %4.1 (2006 verileri)
Endüstri: Bankacılık, demir – çelik, gıda maddeleri, kimyasallar, metal ürünleri, mühendislik, cam, alüminyum
Endüstrinin büyüme oranı: %4.3 (2006 verileri)
Elektrik üretimi: 3.203 milyar kWh (2005)
Elektrik tüketimi: 6.14 milyar kWh (2005)
Elektrik ihracatı: 2.346 milyar kWh (2005)
Elektrik ithalatı: 5.287 milyar kWh (2005)
Tarım ürünleri: Arpa, yulaf, patates, buğday, meyve, üzüm, çiftlik hayvanları
İhracat: 19.55 milyar $ (2006)
İhracat ürünleri: Makine ve ekipman, çelik ürünleri, kimyasallar, kauçuk, cam
İhracat ortakları: Almanya %21, Fransa %16.3, Belçika %9.2, Birleşik Krallık %8.3, İtalya %7.5, İspanya %6.6, Hollanda %4.3 (2005)
İthalat: 24.22 milyar $ (2006)
İthalat ürünleri: Mineraller, metaller, gıda maddeleri, kaliteli tüketim ürünleri
İthalat ortakları: Belçika %28.2, Almanya %21.8, Çin %12.8, Fransa %9.6, Hollanda %5.1 (2005)
Para birimi: Euro (EUR)
Para birimi kodu: EUR
Mali yıl: Takvim yılı

İletişim Bilgileri

Kullanılan telefon hatları: 244,500 (2005)
Telefon kodu: 352
Radyo yayın istasyonları: AM 2, FM 9, kısa dalga 2 (1999)
Radyolar: 285,000 (1997)
Televizyon yayını yapan istasyonlar: 5 (1999)
Televizyonlar: 285,000 (1998 verileri)
Internet kısaltması: .lu
Internet servis sağlayıcıları: 8 (2000)
Internet kullanıcıları: 315,000 (2005)
Ulaşım ve Taşımacılık

Demiryolları: 274 km (2005)
Karayolları: 5,227 km (2004)
Su yolları: 37 km
Boru hatları: doğal gaz 155 km (2006)
Limanları: Mertert
Hava alanları: 2 (2006 verileri)
Helikopter alanları: 1 (2006 verileri)

Macaristan

DEVLETİN ADI: Macaristan Halk Cumhuriyeti
BAŞŞEHRİ: Budapeşte
YÜZÖLÇÜMÜ: 93,030 km2
NÜFUSU: 10.600.000
RESMİ DİLİ: Macarca
DİNİ: Roma Katolikliği
PARA BİRİMİ: Forint

Orta Avrupa’da Türkiye’nin yedide biri kadar büyüklükte bir halk cumhuriyeti. Kuzeyde Çekoslovakya, batıda Avusturya, güneyde ve güneybatıda Yugoslavya, doğuda da Romanya ve Rusya ile çevrilidir.

Tarihi

Eski kaynaklarda Macaristan’dan Panonya diye bahsedilmektedir. Macaristan’ın bulunduğu Tuna havzası ve Karpatlar bölgesi, coğrafi yer itibariyle kuzeyden ve doğudan devamlı gelen istilaların, akınların mecburi geçiş yolu olmuştur. M.Ö. üçüncü asırda Keltler’in, sonra Daklar’ın istila ettiği Panonya, M.Ö. 1. asrın sonlarında Romalıların hakimiyetine girmiş ve bu hakimiyet M.S. 4. asıra kadar sürmüştü. Panonya 4. asırda Attila idaresindeki Hunların, 6. asırda da Volga Nehrinin doğusundan Tuna Havzasına kadar gelen Avar Türklerinin istilasına uğradı ve Avarlar burada kuvvetli bir imparatorluk kurdular. İki yüz elli yıl Orta Avrupa’ya hakim oldular. Önceleri Şamanistken giderek Hıristiyanlığı benimsemeye başladılar ve 769’da Charlemagne tarafından ortadan kaldırılan Avar Türkleri, böylece Hıristiyanların özellikle Slavların arasında eriyip kayboldular.

1869 yılında Urallar’ın doğu yamaçları ve Orta Volga arasında yerleşmiş olup, Hazar Türklerinin bir kolu olan Arpatlar batıya göç ederek, Karpatlar ve Tuna havzasını işgal ettiler. Macarlar’ın asli unsurunu meydana getiren Arpatların güneye ve batıya yaptıkları akınlar, Germen İmparatoru Birinci Otto tarafından önlenince göçebelikten yerleşik hayata geçtiler. Moğol istilasına kadar Macaristan’da istikrarlı bir devre başlamış oldu. Orta Asya gelenek ve yaşayış tarzlarını bir süre devam ettiren Arpatlar, Prens Geza zamanında Hunlar ve Avarlar gibi Hıristiyanlığı kabul ettiler. Türklüklerini tedricen kaybedip Hıristiyanlaşmalarına rağmen, Macaristan’da bugün bile birçok Türkçe kelime ve yer adları kullanılmaktadır. Mesela, tyuk, (tavuk), birska (bıçak), szakall (sakal), tengez (deniz), sarga (sarı) teknö (tekne), borju (buzağı), sator (çadır) gibi daha pekçok kelime, Macarların Türk asıllı olduklarını bariz bir şekilde göstermektedir.

Moğol istilasından sonra Arpat Hanedanının yerine, yabancı soydan gelen Anju Hanedanı geçti. 1787’den itibaren Macaristan’da idareyi ele alan Sigismund ile beraber bazı fasılalar olmasına rağmen Macar Halkı, Alman asıllı krallarca idare edildi. Macarlar, Osmanlıların Balkanlardaki ilerleyişini durdurmak için 1396’da 130.000 kişilik bir orduyla harekete geçtiler. Niğbolu önlerinde Yıldırım Bayezid Han (1389-1402) karşısında ağır bir yenilgiye uğradılar. Ancak bundan sonra, devamlı surette, bizzat veya yardımcı olarak Osmanlı fütuhatını engellemeye çalıştılar. 1526’da Mohaç’ta tekrar Macar ordusu Osmanlılara yenildi ve Orta Macaristan fethedildi. Macaristan Osmanlı hakimiyeti altına girmişse de bu hakimiyet tam olarak kurulmayıp, Transilvanya ve Karpatlar bölgesi Osmanlı tabiiyetinde kalmak üzere Prens Zapolya’ya verildi. Kuzey ve kuzeybatı Macaristan Avusturya’da kaldı. Zapolya’nın ölümüyle halefi ve varisi Janos isimli bir çocuğa taç giydirilince, Osmanlılar Avusturya’ya fırsat vermeden buraya yerleşmek için, Macaristan’ın tamamı Osmanlı eyaleti haline getirildi ve Budin Beylerbeyliğine bağlandı.

Macaristan 1699’daki Karlofça Antlaşmasına kadar yüz altmış beş sene Osmanlı hakimiyetinde kaldı. Osmanlıların Macaristan’daki hakimiyet devirleri, bugün bile hasreti çekilip çeşitli vesileler ile bunun ifade edildiği tam bir huzur, sükun, adalet ve imar devri oldu. Burada görev yapan Osmanlı paşa ve devlet adamlarının da yaptırdıkları başta hamamlar olmak üzere pekçok eserler büyük bir yekun teşkil etmekte olup, Macaristan’ın Avusturya idaresine düştüğü zaman yapılan tahribata rağmen bazıları günümüze kadar gelebilmiştir. O devirlerde mezhep savaşları ile çalkalanan Avrupa’da, Macaristan başta olmak üzere, Osmanlı toprakları Protestanların sığınak yeri oldu. Osmanlı-Macar münasebetleri sosyal ve iktisadi, her alanda gelişti ve Macaristan’da Osmanlı kıyafetleri giymek moda oldu. 1604’teki Osmanlı-Avusturya savaşında Macarlar Osmanlıların yanında yer aldılar ve kurulan Erdel Beyliği içişlerinde bağımsız ancak, Osmanlı Devletine tabi olmak üzereMacarlara verildi.

Macaristan 1689’da Avusturya’nın eline geçtikten sonra da bağımsızlık hareketleriOsmanlılarca desteklendi. 1682-1684’te İmre Thököly’nin, 1703-1711’de Ferenc Rakoczi’nin bağımsızlık hareketleri başarısızlıkla sonuçlanınca diğer isyancılar ile beraber Osmanlı Devletine sığındılar. Thököly İzmit’te, Rakoczi Tekirdağ’da ölene kadar misafir muamelesi gördüler. 150 yıl sonra Osmanlı Devletine gelen Macar heyeti, Tekirdağ’a yerleştirilen mültecilere verilen araziyi satın almak için kendilerine müracaat eden Türk köylülerine hayran kaldılar. Rakoczi’nin arkadaşı Kelemen Mikos’un yazdığı ve mültecilerin hayatını anlatan Türkiye Mektupları isimli eseri bugün Macar tarihi ve edebiyatının kaynak kitapları arasında sayılmaktadır.

Ferenc Rakoczi’nin başarısız teşebbüsünden sonra Macaristan Avusturya’nın yarı kolonisi haline geldi ve bugüne kadar, Osmanlı hakimiyetindeki hürriyetini, iki dünya savaşı arasındaki devir hariç bir daha göremedi. 1785’te Almanca resmi dil olarak kabul edilip, Avusturya ile Macaristan arasında gümrük birliği ilan edildi. 1848’de Lajos Kossuth’un bağımsızlık hareketi (Bkz. Kossuth, Lajos) Rusya’nın yardımıyla bastırıldıktan sonra büyük bir baskı rejimi başladı, ancak 1876’da Macaristan,Avusturya sınırları içinde federatif bir devlet haline gelebildi. Böylece Avusturya-Macaristan İmparatorluğu ismiyle ikili bir monarşi kuruldu. Avusturya, 1914’te Birinci Dünya Harbine girince Macaristan da katılmak mecburiyetinde kaldı. Ancak Avusturya’nın teslim olması üzerine Macaristan ayrılarak cumhuriyet ilan olundu. 1919’da bastırılan Bela-Kun idaresindeki komünist ayaklanmasından sonra Amiral Horty 1 Mart 1920’de kral naipliğine getirildi. Macaristan, 1920’de yapılan Trianon Antlaşması ile topraklarının üçte ikisini, nüfusunun beşte birini kaybetti.

İki dünya savaşı arasında Macaristan ideolojik ve ekonomik yönden Hitler Almanyası’na yaklaştı ve Antikomintem pakta katıldı. 1941’de Almanya ile beraber Rusya’ya karşı İkinci Dünya Savaşına girdi. Ancak 1944’te Almanya ile arası açılınca Hitler Macaristan’ı işgal ettirdi. Amiral Horty’nin Macaristan’da yirmi dört yıllık idaresi sona erip, yerine Szalas getirildi.

Szalas’ın kurduğu terör rejimine karşı başlayan muhalefet, komünistlerin güçlenmesine ve Rusların Macaristan’ı işgaline yol açtı. 4 Şubat’ta cumhuriyet ilan edildi ve aynı sene madenler, ağır sanayi tesisleri, bankalar devletleştirildi. Üç milyon hektar arazi, sahiplerinden zorla alındı. Macaristan İşçi Partisi öncülüğünde kilisenin mallarına el konuldu ve kilise aleyhtarlığı kampanyası başlatıldı. Ancak başgösteren tepkiler sonucu 1953’te ülkede mevcut bulunan Sovyet askerleri İmre Nagy’ı başa getirerek yumuşama politikası takip etmeye başladılar. İmre Nagy’ın reformlarına tahammül edemeyip, 1955’te görevden alınınca Macaristan’da muhalefet çok büyük oldu. 1956’da tekrar hükumetin başına getirilen İmre Nagy, Macarların Sovyet işgal güçleri aleyhine “artık yoldaş değiliz” diye başlattıkları ihtilal hareketi sırasında Macaristan’ın Varşova Paktından çekilip, tarafsız kaldığını, 2 Kasım 1956’da Birleşmiş Milletlere, 3 Kasımda da Sovyet Büyükelçisi Yuri Andropov’a bildirdi. “Eskunzuk, eskunzuk hogy tovabb nem leszunk!” (Yemin ediyoruz, artık köle olmayacağız!) diyen Macar halkının hürriyet mücadelesi, 4 Kasım’da Budapeşte’ye giren yüzlerce Sovyet tankı tarafından kanla bastırıldı. Binlerce Macar, komünizmden kurtulmak için seyirci durumda kalan Batı’ya iltica ettiler. İmre Nagy de yakalanarak 1958’de idam edildi. 1989’da komünist parti feshedildi. 1990 seçimleri çok partili oldu ve merkez sağ partiler iktidara geçtiler.

Fiziki Yapı

Ülkenin tamamı oldukça alçak olup, en yüksek tepeler 900 ila 1000 metreyi aşmamaktadır. Macaristan, dört tabii bölgeye ayrılır. Büyük faylar, volkanik akıntılar ve sıcak su kaynaklarıyla bölünen batıdan kuzeydoğuya doğru 400 km boyunca uzanan Macar Sırtı denilen bölge, bunlardan birincisini teşkil eder. Bu dağlık bölge, üçe ayrılabilen ova bölgeleri karşısında duvar gibi durmaktadır. Bu ova bölgeleri; Tuna ötesi (Transtuna) bölgesi, Tuna Tisza nehirleri arasındaki bölge ve Tisza ötesi bölgesi (Trantisza)dir. Tuna’nın batısındaki bölgelerden meydana gelen Transtuna, Avusturya sınırındaki Alplerin son yamaçlarını, Mecsek tepelerini, Kisalföld ve Mezaföld ovalarını ihtiva eder. Tuna ve Tizsa nehirleri arasındaki bölgenin kuzeyindeki topraklar kumlu, güneyindekiler ise kaygandır. Tisza Nehrinin doğusunda yani Trantisza bölgesinde Büyük Ova bulunur.

Ülkeden geçen iki büyük nehir vardır. Bunlardan birincisi olan Tuna Nehri, 2850 m uzunluğunda olup, uzunluğu itibariyle Volga’dan sonra Avrupa’nın en uzun nehridir. Macaristan’ı baştanbaşa ikiye bölen Tuna Nehri, Karadeniz’e dökülmeden önce sekiz ülkeden geçer. Macaristan büyük bir nehir olan Tuna sayesinde zümrüt gibi güzel tabii zenginliklere sahiptir. Budapeşte,Tuna’nın iki yakasında kuruludur. İkinci büyük nehir Tisza ise, 968 km uzunluğunda olup, Ukrayna’da Karpatlardan doğar, Yugoslavya’daki Karlofça yakınlarında Tuna ile birleşir. Macaristan’ın güneyinde, kuzeydoğudan güneybatıya 90 km boyunda genişliği 10 ila 15 km olan ve Macar Denizi denilen Orta Avrupa’nın en büyük gölü Balaton bulunur. Avusturya-Macaristan sınırında ise derinliği az, buna karşılık 200 km2lik bir yüzölçüme sahip olan Neusiedle Gölü yer alır. Bu gölün büyük kısmı Avusturya’ya aittir.

İklim

Avrupa’daki merkezi durumu sebebiyle denizden uzak olan Macaristan’da kara iklimi hüküm sürer. Yıllık yağış ortalaması 700 mm civarındadır. Yağış farkları batıdan doğuya gidildikçe azalır. Özellikle Büyük Ovanın bazı kısımları, kuraklık sebebiyle sıkıntı çeker. Bu toprakların değerlendirilmesi sulamaya bağlıdır. Sıcaklık en soğuk ay olan ocakta -1°C ile 3°C arasında, en sıcak olan temmuzda ise 19°C ile 23°C arasında değişir.

Tabii Kaynaklar

Macaristan hammade ve enerji kaynakları bakımından fakirdir. Madenlerinin en önemlisi Vertes Dağlarından çıkarılan boksittir. Boksit üretiminde Avrupa’da ikincidir. Pek az maden kömürü Pécs yakınlarında, linyit Dorag’da ve Tatabanya’da, Tuna ötesinde ve Slavokya sınırında işletilmektedir. Romanya sınırında önemli ölçüde tabii gaz, Balaton Gölünün batısında petrol çıkarılmaktadır. Nisbeten az miktarda manganez ve uranyum yatakları da vardır.

Macaristan sıcak su kaynakları bakımından oldukça zengin olup, bunlardan bir kısmı tıbbi değer taşımaktadır. Özellikle Budapeşte veBudin, dünyanın en güzel kaplıcalarına sahiptir. Böyle 100’ü aşkın sıcak su kaynağı Budin içinde ve civarında mevcuttur.

Tuna ötesi topraklarının ve dağlarının bitki örtüsü yaprakları dökülen ormanlardan (meşe, kayın, ıhlamur, kestane) meydana gelmiştir. Fakat bunlar bozkır şartlarının hüküm sürdüğü Büyük Ova yakınlarındaki arazide aniden kaybolur. Önceleri Macaristan’da başka yerde bulunmayan bazı balıklar, büyük av hayvanları ve çok sayıda göçmen kuşlar bulunuyordu. Günümüzde bunların çoğunun nesli tükenmektedir. Fakat hala bazı enteresan kuşlara (mesela siyah leylek) ve memeli hayvanlara (vaşak, kurt gibi) dağlarda ve Büyük Ovanın uzak köşelerinde rastlanmaktadır.

Nüfus ve Sosyal Hayat

10.600.000 nüfusa sahip Macaristan, nüfus dağılımı bakımından üç büyük tarihi ve ekonomik bölgeye ayrılır. Tuna ötesi(Transtuna), Büyük Ova ve Kuzey yüksek arazisi nüfusun yaklaşık % 48’i Büyük Ovada, % 38’i Tuna ötesinde, % 14’ü de kuzey yüksek arazisinde yaşamaktadır. Macar halkının % 45’i şehirlerde, % 55’i köylerde yaşar. Kilometrekare başına nüfus yoğunluğu 93 kişidir. En büyük şehri, sanayi ve kültür merkezi Budapeşte olup, nüfusu 2.115.000’dir. Macaristan etnik yapısı itibariyle Orta Avrupa’nın en homojen devletidir. Nüfusun % 97’si Macar’dır. Macarca, Fin-Uygur dil ailesine dahil olup, ülkenin resmi dilidir. Macaristan’da az miktarda Almanlar, Slovaklar mevcuttur. Nüfusun % 67’si Katolik, % 28’i Protestan, % 3’ü Ortodoks, % 2’si Yahudidir. Mecburi eğitim 6 yaşında başlar ve en az 8 yıl devam eder. Ülkede 16 civarında üniversite, 75’i aşkın yüksek teknik okul mevcuttur. Macar halkı ancak çok küçük bir oranda özel mülkiyet edinme hakkına sahiptir. Üretim mallarının hemen hemen hepsi devlet kontrolündedir.

Siyasi Hayat

Macaristan’da ilk yazılı anayasa, 18 Ağustos 1949’da kabul edildi. Anayasaya göre devlet bir halk cumhuriyetidir.

Devlet gücünün en yüksek organları, parlamento (milli meclis) ve başkanlık konseyidir (hükumet yönetim kurulu). Tek meclisli parlamentonun 349 üyesi, başkanlık konseyinin 21 üyesi vardır. Başkanlık konseyi üyeleri, parlamentodan seçilir ve parlamentoya karşı sorumludur. En üst idari merci, bakanlar kurulu olup, üyeleri hükumet yönetim kurulunun tavsiyesi üzerine parlamento tarafından seçilir ve azledilir. Başkanlık konseyinin başkanı Macaristan’ın devlet başkanıdır, bakanlar kurulu başkanı ise başbakan gibi görev yapar.

Mahalli, ekonomik, sosyal ve kültürel faaliyetler, bir üst seviyedeki bölge otoritesine karşı sorumlu olan konseyler hiyerarşisiyle yönetilir. Macaristan, 19’u komita ve beşi komita statüsünde olmak üzere 24 idari üniteye bölünmüştür. Bunların konseyleri doğrudan doğruya bakanlar kuruluna karşı sorumludur.

Adalet işleri anayasa mahkemesi, yüksek mahkeme ve komitaya, belediyeye ve mıntıkaya ait mahkemelerce yürütülür. Anayasa mahkemesi ve yüksek mahkemenin hakimleri, beş yıllık süreyle parlamento tarafından, diğer hakimler ise üç yıllık süreyle mahalli konseyler tarafından seçilir. Savcı başkanı, altı yıllık süreyle parlamento tarafından seçilir ve buna karşı sorumludur.

Komünistlerin iktidarı ele geçirdiğinden 1990’daki seçime kadar, bütün genel seçimlerde, sadece komünistlerin hakim olduğu bir partinin seçim listesi oy kullanma hakkı olanlar tarafından tek liste olarak kullanılmakta idi. 1989’da Komünist Parti feshedildi. 1990’da yapılan seçimi Merkez Sağ Parti kazandı.

Parlamento, yasama yetkisini sadece hükumetin kanun tasarılarını tasdik etmekte kullanır. Bakanlar kurulu ekseriya, parlamentonun tasdikine sunmadan resmi emirler yayınlar.

Ekonomi

Tabiat şartları tarım için elverişli bir durum arz eder. Toprakların % 67’si işlenmeye elverişli, % 15,3’ü çayır ve otlaklardır. Toprağın % 97,6’lık bir kısmı devlet çiftliklerine ve kooperatiflere ait olup, devlet sektörünün elindedir. Esas tarım ürünleri buğday (2.742.000 ton) ve mısırdır (3.800.000 ton). Bunlar Kisalföld, Tuna ve Tisza arasındaki bölge ve Alföld’de yetiştirilir. Bununla beraber ekili tarlaların % 40’ını meydana getiren tahıllar, sanayi bitkilerine göre önemini kaybetmektedir. Doğudaki kurak bölgelerde ve Tisza Vadisinde sulanan topraklar artırılarak, pirinç üretimine ve meyve ağaçları yetiştirilmesine ve hatta pamuk üretimine imkan sağlanmıştır. Tokaj, Bakony Tepesi ve Eger’de bağcılıkla ilgili ürünler, Mecsek Tepelerinde meyve ağaçları özellik kazanır. Hayvancılık her zaman önemli bir rol oynar. 2.000.000’dan fazla sığır, 3.277.000 civarında koyun yetiştirilir.

Macaristan, hammaddeleri ve enerji kaynaklarının azlığı sebebiyle, sanayileşmede zorluk çekmektedir. Miskole yakınlarındaki Kazineborcika’da, Budapeşte’nin güneyindeki Dunajvaras’ta, başkentin banliyösündeki Çsepel kombinalarında çelik ve dökme demir üretilir. Bununla beraber, hammaddelerin büyük kısmı ithal edildiğinden, taşkömürü zor ve pahalı şartlarda işletildiğinden demir sanayii az kar getirir. Boksitin bolluğu, bunu işletmek için enerji ithal etmesine rağmen, Macaristan’ı Doğu Avrupa ülkelerinin en fazla alüminyum üreten ülkesi yapmıştır. Bütün sanayi merkezlerinde bilhassa Budapeşte’de bulunan makina aletleri, ulaşım malzemeleri imalatı (traktör, motosiklet, otobüs, demiryolu malzemesi) sanayiinin temel sektörünü teşkil eder. Kimya sanayi Macaristan’ın sülfürik asit, kauçuk ihtiyaçlarını ve çok sayıda petrol cinslerini karşılar. Miskole, Tatabanya ve Budapeşte bölgesinde büyük kimya kombinaları kurulmuştur. Tekstil ve gıda sanayii önceden beri önemini devam ettirmektedir (un sanayii, şeker sanayii gibi). En önemli endüstri merkezi, fabrikaların üçte birinin bulunduğu Budapeşte’dir.

Dış ticaretin üçte ikisi Doğu Avrupa ülkeleriyle, özellikle Rusya ile (% 30’dan % 35’e kadar ithalat ve ihracat) sonra Çekoslovakya iledir. Ticaretin geri kalanı Batı Avrupa, Arjantin ve Birleşik Arap Cumhuriyeti ile yapılır. Hammaddeleri ve yarı mamul maddeleri (ithalatın üçte ikisi) ithal eder. Makina endüstrisi (% 30 ila % 35), tüketim endüstrisi ve gıda endüstrisi ürünlerini ihraç eder. İthalat ve ihracat dengelidir.

Turizm gelişmektedir. Beşte dördü Rusya ve diğer sosyalist ülkelerden olmak üzere her yıl 2.500.000 turist Macaristan’ı ziyaret etmektedir. Turizmi geliştirmek için, kış sporları ve sıcak su tesisleri modernleştirilmiştir.

Macaristan iyi bir ulaştırma şebekesine sahiptir. Karayolu ağı ve demiryolu ağı Budapeşte’de düğümlenir. 30.000 km’ye ulaşan karayollarının % 99’u asfaltlanmıştır. Demiryolu ağı ise 13.200 kilometredir. Tuna ve Tisza nehirleri üzerinde ulaşım önemli bir rol oynar. Budapeşte, Terihegy’de milletlerarası bir havaalanına sahiptir.

Madagaskar

DEVLETİN ADI: Demokratik Madagaskar Cumhuriyeti
BAŞŞEHRİ: Antananirova
NÜFUSU: 12.804.000
YÜZÖLÇÜMÜ: 587.041 km2
RESMİ DİLİ: Hıristiyan, Müslüman, Putperest
DİNİ: Madagaskar dili ve Fransızca
PARA BİRİMİ: Madagaskar Frankı

Hint Okyanusunun batısında, Madagaskar Adası ve yakınındaki küçük adalar üzerinde kurulmuş bir Afrika ülkesi, Afrika kıtasından Mozambik Kanalı ile ayrılan Madagaskar, 11° 57’-25° 36’ güney enlemleri ile 43° 13’-50° 29’ doğu boylamları arasında yer alır.

Tarihi

Madagaskar hakkında ilk bilgiler Arap kaynaklarından, bilhassa 10. yüzyıl ortasında Doğu Afrika’yı ziyaret eden El-Mesudi’den elde edilmektedir. Ada, çağımız öncesinden itibaren Endonezyalılar ve Afrikalılar tarafından nüfuslandırılmıştır. On ikinci yüzyılda Araplar, kuzeybatı kıyısında küçük bir kasaba kurdular. Zamanla adaya İslamiyet yayıldı. Gaskar Adası bir Portekizli tarafından 1500’de tesadüfen keşfedilinceye kadar Avrupalılarca bilinmiyordu. 1643 yılında Fransızlar o zamanlar küçük krallıklara bölünmüş olan adada, Dauphin Kalesini kurdular. On sekizinci asırda doruk noktasında olan Sakalava Krallıkları, aynı asrın sonunda yerini Merina Krallığına bıraktı. Bu krallık, İngiltere ile dostluk anlaşması imzalayarak, kapısını Avrupalılara açtı. Bu arada Fransızlar 1841’de Nassi Beyi işgal ederek Sakalavaları himayesi altına almak istedi. Fransa, himayesini kabul etmeyen Sakalava kıyısını bombaladı. 1885 yılında yapılan anlaşmayla, dış işlerinde başkan olan bir Fransız yöneticinin otoritesi altında bir çeşit himaye devlet kuruldu. 1896’da Fransız parlamentosu, Madagaskar’ı sömürge haline getirdi. İkinci Dünya Savaşından sonra, Madagaskarlılar bağımsızlık için çetin bir mücadeleye giriştiler. 1947’de ihtilal patlak verdi, kısa bir müdahaleden sonra isyan bastırıldı. 60.000 ile 90.000 arasında insan öldü veya yaralandı. Ada bundan sonra direkt olarak Paris’ten idare edilmeye başlandı. 1958’de Madagaskar, Fransız Cemiyeti içinde muhtar bir cumhuriyet oldu. 26 Haziran 1960’ta da tam bağımsızlığa kavuştu. 10 yıllık şekli bir bağımsızlıktan sonra hala ülkede 50.000 Fransız askeri vardır. Yabancı yatırımların üçte ikisi ihracatın dörtte üçü, ticari değere sahip bitkilerin yarısından fazlası Fransız ithalat-ihracat şirketlerinin elinde idi. Kurak ve fakir olan güneyde 1972 başlarında, 100.000 öğrenci, yabancı ekonomik hakimiyete son verilmesi için boykot yaptı. Boykot sindirildi fakat, Mayıs 1972’de başşehirde yeni kargaşalıklar başgösterince; hükumet, iktidarı ordu komutanına bıraktı. 1972-1975 yılları arasında geçici bir hükumet kuruldu. 30 Aralık 1975’te ikinci bir cumhuriyet ilan edildi. Yeni devletin adı Demokratik Madagaskar Cumhuriyeti oldu. Yeni cumhuriyet geniş bir devletleştirme politikası takib etti. Fransız askerlerini ülkeden çıkardı. 1991 senesi başlarında başlayan iç karışıklıklar yüzünden Temmuz ayında olağanüstü durum ilan edildi ve bir süre sonra sosyalistlerin kurduğu hükumet istifa etti. Bir süre sonra meclis ve Yüksek Devrim Konseyi feshedilerek, Zafy başkanlığında Yüksek Devlet Organı kuruldu. Başkanlık seçimlerinin ilk turu 25 Kasım 1992’de yapıldı. Seçimlere hile karıştırıldığı gerekçesiyle ikinci tur 1993 senesine ertelendi.

Fiziki Yapı

Yüzölçümü itibariyle dünyanın dördüncü büyük adası olan Madagaskar, kuzeyden güneye 1570 km uzunlukta olup, azami genişliği 575 kilometredir. Yaklaşık 4800 km’den fazla olan kıyı hattı, bütün uzunluğu boyunca uzanan dağ zinciri ile coğrafi yapısının değişikliği dikkate değerdir. Ada üç tabii coğrafi bölgeye ayrılır: Dağlık iç bölge, doğu kıyısı ve batı kıyısı.

Yüksek yaylalar ismini alan dağlık iç bölge, deniz seviyesinden 900 ila 1500 m yükseklikte olup, yüksekliği 1830 m’yi aşan üç dağ silsilesini ihtiva eder. En yüksek tepe olan Maromokotro (2876 m), kuzeydeki Tsratanna sıra dağları üzerindedir. Yaylaların yüzeyleri, birbirinden farklı özellikler arz eder. Bütün istikametlerde çaprazvari vadiler ve derin dereler bulunur. Dağlık bölgenin yüksek kesimlerinde, çukur şeklinde büyük alçak basınç alanları ve bataklık ovalar mevcuttur.

Genişliği ortalama 50 km olan doğu kıyısı, yüksek yaylalar ve Hint Okyanusu arasında yer alır. Erozyona maruz kalmış tepeleri ve bataklıkları ile özellik kazanır. Tek girinti olarak Antongil Körfezini ihtiva eden kıyı hattı, dağların ana eksenine paraleldir. Bu kıyıdan Hint Okyanusuna dökülen nehirler kısa olup, ancak kısa mesafelerde ulaşıma elverişlidir.

Bazı yerlerde genişliği 190 km’ye ulaşan batı kıyısı, ovaları çöküntü alanları ve yaylaları ile doğu kıyısına nazaran daha değişken, daha çok girintili çıkıntılı bir görünüm arz eder. Bu kıyı, Madagaskar’ın en önemli coğrafi özelliğidir. Buradan Mozambik Kanalına dökülen nehirler daha uzun ve büyük bölümleri ulaşıma elverişlidir.

İklim

Adada iklim değişiklikleri, enlem farklılıklarından ziyade yükseklik farklılıklarına bağlıdır. Kıyılarda iklim genellikle sıcak ve nemlidir. Dağlık iç kesimlerde ise ılımandır.

Madagaskar’da iki mevsim vardır: Sıcak (yağışlı) mevsim ve soğuk (kurak) mevsim. Sıcak mevsim, günlük yağmurlar ve fırtınalar dönemidir. Bu mevsim, yüksek yaylalarda, kasım sonundan nisan sonuna kadar devam eder. Doğu kıyısında daha uzun, batı kıyısında daha kısadır. En güneyde sadece iki ay sürer (aralık ve ocak). Soğuk mevsim nisandan kasıma kadar devam eder. Bu mevsimde doğu kıyısı ve kuzey batısı yağışlı, yüksek yaylalar ise nemlidir. Batı kıyısı kurak, güney kıyısı daha da kuraktır. Senelik yağış ortalaması bölgelere göre değişmektedir. Antongil kıyısında 3700 mm olan yağış miktarı, kuzeybatı kıyısında 2100 milimetreye, batıda 940 milimetreye, güneybatıda ise 355 kilometreye düşmektedir. İç platoda bu miktar 1200-1325 mm arasında değişmektedir. Yıllık sıcaklık ortalaması ise kıyılarda 21°C-27°C, iç platoda ise 13°-19°C arasındadır. En soğuk ay temmuz ayıdır.

Tabii Kaynaklar

Bir zamanlar Madagaskar’ı kaplayan kesif ormanlara, günümüzde ancak kıyı hattında ve merkezi dağ silsilesinin yamaçlarında rastlamak mümkündür. Tabii bitki örtüsü, tarla açmak için yakılarak veya kesilerek yok edilmektedir. En kesif ormanlar, kuzeybatıda Ankaizina yaylalarında, Tsratanna dağ silsilesinde ve Sahamalaza Körfezi yakınlarındadır. Ormanlar koyu kırmızı ve güzel kokulu ağaçlarla demir ağacı gibi kıymetli ağaçları ihtiva eder. Güneyde sık dikenli fundalıklar (kaktüs ve bodur ağaçlara karışan dev otlar) bulunur. Ada hayvanları kendisine has bir özelliğe sahiptir. Önemli ölçüde bulunan timsahlar dışında, fil, maymun veya aslan gibi büyük hayvanlar yoktur. Bununla beraber sadece Madagaskar’da bulunan ve maymuna benzeyen hayvanlar bol miktarda bulunur. Ayrıca bostan kirpisi, yarasa, yaban domuzu gibi memeli hayvanlara da rastlamak mümkündür. Madagaskar, yeraltı zenginlikleri olarak krom, mika, grafit ve ikinci derecede kıymetli taşları ihtiva eder. 1980’de büyük petrol rezervleri bulunmuştur. Halihazırda petrol çıkarılmamaktadır.

Nüfus ve Sosyal Hayat

12.804.000 nüfuslu Madagaskar halkının büyük çoğunluğu (% 84) kırsal kesimde yaşar ve çiftçilikle geçinir. Yaklaşık 663.000 nüfusa sahip, başşehir ve aynı zamanda tek büyük şehir olan Antananarivo, yüksek yaylalar bölgesindedir. Nüfus artış oranı, % 2,6 civarındadır.

Fransız işgalinden önce ve sonra, ticaret, iç göçler ve idari yapı sebebiyle birbirine sıkıca bağlı olan etnik gruplar dağılmıştır. Madagaskar halkının en kalabalık ve nüfuzlu grubunu meydana getiren Merina kabilesi orta kesimdeki dağlık arazilerde yaşar. Bundan başka, Bertsileo, Sakalava, Mahafaly, Antaimoro, Antaisaka gibi etnik gruplar da vardır. Ayrıca Madagaskar’da Avrupalı, Çinli ve Hintli azınlıklar da mevcuttur. Resmi dil Madagaskar lisanı ve Fransızcadır. Yirminci yüzyıla kadar eğitim, misyonerlerin elinde kalmıştır. Günümüzde halkın yaklaşık % 50’si okur yazardır. Yüksek öğrenim Madagaskar Üniversitesinde ve ilmi araştırma enstitülerinde yapılmaktadır. Madagaskar ahalisinin takriben üçte biri Hıristiyandır. Hıristiyanlık on dokuzuncu asırda misyonerler tarafından ülkede yayılmıştır. Madagaskar’da, bilhassa kuzeybatıda birkaç yüz bin Müslüman bulunmaktadır. Kırsal kesimdeki halkın çoğu eski dinlerini devam ettirmektedir.

Siyasi Hayat

30 aralık 1975’te ilan edilen Demokratik Madagaskar Cumhuriyetinde, Cumhurbaşkanı yedi yıl süreyle seçilir. Cumhurbaşkanı 12 üyeli ihtilal konseyine başkanlık eder. Başbakan, Cumhurbaşkanı tarafından tayin edilir. Milli Halk Meclisinin altı yıllık süreyle işbaşına geldiği ülkede, sosyalizm esaslarına bağlı tek bir parti vardır. Madagaskar, Birleşmiş Milletler Teşkilatına ve Afrika Birliği teşkilatına üyedir.

Ekonomi

Madagaskar ekonomisi son yıllara kadar büyük çoğunlukla Fransız iktisadi kuruluşlarının kontrolü altında idi. Günümüzde hükumet, uyguladığı hızlandırılmış bir devletleştirme politikası ile, yaklaşık sanayinin % 35’ini, ihracatın % 78’ini, ithalatın % 60’ını, bankacılığın ve sigortacılığın tamamını devletleştirmiştir.

Ekonomide öncelik, halkın % 80’inden fazlasının meşgul olduğu tarıma verilmiştir. Ülkede yetişen tütün, vanilya, çay, karanfil, biber ve kahve gibi tarım ürünleri ihraç edilmektedir. Halkın temel gıda maddesi olan pirinç yetiştirilmekte ise de şehirli halk için, düzenli olarak yılda 100 bin tonun üstünde pirinç ithal edilmektedir. Madagaskar’da yetiştirilen 10 milyon baş sığır, ülkenin dondurulmuş et ihraç etmesine imkan vermektedir. Tarım ürünleri ihracat gelirlerinin % 30’unu sağlar. Ülkede çıkarılan krom, mika, grafit ve ikinci derecede kıymetli taşlar ihraç edilmektedir. Son yıllarda keşfedilen büyük petrol rezervleri sayesinde Madagaskar’ın petrol ihraç eden bir ülke durumuna gelmesi beklenmektedir. Mamül maddelerinin çoğu ithal edilmekte ise de, sıkı bir ithalat politikası sebebiyle ticaret dengesi ülke lehine kaymaktadır. Enflasyon % 8 civarında tutulmaktadır.

Ulaşım sahası, sosyal ve ekonomik gelişme için büyük engel teşkil etmektedir. Yolların uzunluğu ve bakımı yetersizdir. Sömürge devrinden kalma demiryolları geliştirilmemiştir. Bu eksikliklere karşılık olarak hava yolu ulaşımı geliştirilmeye çalışılmaktadır. Başşehir yakınlarındaki İvanto havaalanı ülkenin tek milletlerarası havaalanıdır.

Makedonya

DEVLETİN ADI: Makedonya Cumhuriyeti
BAŞŞEHRİ: Üsküp
YÜZÖLÇÜMÜ: 25.713 km2
NÜFUSU: 2.050.000
RESMİ DİLİ: Makedonca
DİNİ: Yok
PARA BİRİMİ: Denar

Balkan Yarımadasında yer alan bir devlet. Güneyinde Yunanistan, doğusunda Bulgaristan, batısında Arnavutluk, kuzeyinde ise Yeni Yugoslavya yer alır.

TarihiBölgede, bilinen ilk hakimiyeti, M.Ö. 725’lerde Argead Hanedanından, Birinci Perdikas kurdu. Makedonya Krallığını kuran bu hanedan, Yunan asıllı değildir. Krallık Sırbistan ve Trakya’da genişledi. Bölge, M.Ö. 513’ten 479’a kadar Perslerin işgalinde kaldı. Perslerin çekilmesiyle Makedonya Krallığının başşehri Pella oldu. Kral İkinci Amiktas, Üçüncü Fredikas, İkinci İskender devrindeki hanedanlık kavgalarında, kuzeyden Balkan kavimlerinin istilasına uğradı. M.Ö. 359’da İkinci Filip’in kral olmasıyla, devletin otoritesi kuvvetlendi. Hanedan kavgasına son verilip, istilacılar çıkartıldı. Sınırlar genişletildi. İkinci Filip’ten sonra yerine Büyük İskender (M.Ö. 334-323) kral oldu. Büyük İskender, Yunanistan, İran, Anadolu, Suriye ve Mısır’ı alıp, Türkistan ve Hindistan’a girdi. Büyük İskender, kazandığı savaşlar sonunda ahlaksızlıklarda azıtıp, otuz üç yaşında sefaletle ölünce, M.Ö. 323’te Dördüncü İskender kral oldu. Onu Büyük İskender’in kumandanlarından Antigonos Kiklons öldürerek, Makedonya krallığına geçti. Antigonos Makedonya’da yeni hanedanın kurucusudur. Romalıların bölgeye hakim olmasına, Makedonya Krallığı karşı koymuşsa da, M.Ö. 172-168 yılları arasında üçüncü sefer sonunda yenildiler. Makedonya Roma İmparatorluğunun bir eyaleti haline getirildi. Avrupa’daki kavimler göçü esnasında ve sonrasında sık sık istilaya uğrayan Makedonya, miladdan sonra 6. yüzyılda Slavlaşmaya başladı. Dokuzuncu ve onuncu yüzyıllarda Bulgarlar bölgede kuvvet kazandı. Dördüncü Haçlı Seferinde 1204-1224 yılları arasında Makedonya’da Latin Krallığı kuruldu. 1230’larda Bulgarların, 1280’de de Sırpların hakimiyetine geçti.

Osmanlı Devleti, Anadolu’da kurulup, adalet üzere idare edilmesi sayesinde kısa zamanda genişleyip, 14. yüzyılda Avrupa kıtasına da hakim olmaya başladı. Osman Bey devrinde, Makedonya’ya ilk Osmanlı akını 1324 yılında yapıldı. Osmanlı Sultanlarından Birinci Murad Han devrinde, 26 Eylül 1371 Cirmen Zaferiyle Türklere Makedonya’nın kapıları açılarak, Balkanlardaki mukavemet kırıldı. 1371’den sonra başlatılan Makedonya fütühatı, 1373 yılına kadar tamamlandı. 1371’den 1877-1878 Osmanlı-Rus (Doksanüç) Harbine kadar fasılasız Osmanlı hakimiyetinde kalan Makedonya, 1878’de Rusların işgaline uğramışsa da, aynı yıl yapılan Berlin Antlaşmasıyla tekrar kurtarıldı. 1912- 1913 Balkan Harbi felaketinden sonra, Makedonya Osmanlı hakimiyetinden çıktı. Bölgedeki Türk ve Müslüman ahali Anadolu’ya göç etmek mecburiyetinde kalmasına rağmen, bölgede hala çok sayıda Türk-İslam nüfusu yaşamaktadır. 1371’den 1913 yılına kadar Osmanlı hakimiyetinde kalan Makedonya on dokuzuncu yüzyılın ortalarına kadar sulh, sükun ve huzur devrini yaşadı. Bu devirde Makedonya’da sanat değeri yüksek mimari eserler inşa edildi. Ahalinin sosyal ve kültürel ihtiyaçlarının karşılanması için pekçok müesseseler kuruldu. Sivil ve askeri okulların açılması ve çeşitli müesseselerin kurulmasıyla Makedonya’nın hayat ve kültür seviyesi yükseltildi. Bölgedeki Osmanlı eserlerinin çoğu haçlı, slav ve komünizm zihniyetleriyle tahrip edilmesine rağmen, geride kalanlar dahi o devrin şaheser abidelerindendir.

Makedonya’nın Türklerin hakimiyetinden çıkması, 19. yüzyılda şiddetlenen Papalık ve Rusya’nın propagandası sebebiyledir. Bölge Osmanlıların elinden çıkmasıyla, toprak bütünlüğünü kaybetti. Önce Balkan devletleri arasında savaş meydanı haline gelen Makedonya, Birinci Dünya (1914-1918), İkinci Dünya (1939-1945) savaşlarında da aynı akibete uğradı. İkinci Dünya Savaşı sonunda, 1947’de Makedonya Bulgaristan, Yugoslavya ve Yunanistan arasında paylaşıldı.

Yugoslavya sınırları içinde kalan Makedonya topraklarında, Yugoslavya’yı meydana getiren cumhuriyetlerden biri olan Makedonya Cumhuriyeti kuruldu. Makedonya Cumhuriyeti, Yugoslavya’nın parçalanması üzerine kurulan Yeni Yugoslavya’dan 1991’de yapılan referandum ile ayrıldı ve bağımsız bir devlet haline geldi. Birçok ülke Makedonya’yı tanırken, Yunanistan’ın itirazı ile Avrupa Devletleri tanımadı. Bunun nedeni ise yeni cumhuriyetin, Yunanistan’daki bir bölge ile aynı ismi taşıması idi. Yeni devletin isminin değiştirilmesi yönünde Yunanistan’ın istekleri hala devam etmektedir.

Fiziki Yapı

Makedonya, fiziki olarak, tektonik yer değiştirmelerin gençleştirdiği çok yaşlı yükseltilerle kaplı dağlık bir araziye sahiptir. Orta Vardar Vadisinin iki yakası boyunca uzanan Makedonya topraklarını 2000 metreyi geçen Sar Planina, Pelisten ve Osogova dağları engebelendirir. Ohri, Dorian ve Prespa göllerinin büyük bir bölümü ülke sınırları içinde kalır. En önemli akarsuları İncekara ve Vardar nehirleridir.

İklim

Ülke toprakları genelde engebeli araziden meydana geldiğinden kara iklimi hakimdir. Yazları sıcak ve kurak, kışları da soğuk geçer.

Nüfus ve Sosyal Hayat

Ülke nüfusu 2.050.000 olup, nüfus yoğunluğu 79’dur. Sınır belirlemeleri yüzünden halk önemli ölçüde yer değiştirmesinden dolayı yirmi sene süren göçlerden dolayı, nüfus hızla azalmıştır. Ülke nüfusu yeni yeni artmaya başlamıştır. Nüfusun % 53.9’u kentlerde, % 46.1’i kırsal kesimde yaşar. Karışık milletlerin yaşadığı ülkede nüfusun % 67’sini Makedon, % 19.8’ini Arnavut, % 4.5’ini Türk, % 2.3’ünü Sırp, % 2.3’ünü Çingene, % 2.1’ini Boşnak ve % 2’sini de diğer milletler meydana getirir.

Halkın büyük kısmı Hıristiyandır. Ayrıca küçük bir Yahudi cemaati ile çok sayıda Müslüman vardır. Başlıca şehirleri, Üsküp, Tetova, Kumanova ve Bilda’dır.

Ekonomi

Makedonya ekonomisi tarım ve sanayiye dayalıdır. Ayrıca ormancılık, madencilik ekonomide önemli yer tutar. İyi bir şekilde sulanan ovalar Avrupa’nın adeta sebze ve meyve ambarıdır. Başlıca tarım ürünleri buğday, üzüm, mısır, patates, pamuk, tütün, haşhaş, susam, pirinç ve eriktir. Dağlık kesimlerde hayvancılık yaygın olarak yapılır. Koyun, sığır, domuz ve tavuk en çok beslenen hayvanlardır. Göllerde balıkçılık yapılır.

Ülke topraklarında bulunan bakır, kurşun, çinko, kaolin, dolomit, jips, kireçtaşı, demir, gümüş çıkarılarak işlenir. Elektrik enerjisini, İncekarasu Irmağı üzerinde bulunan santrallerden sağlanır.

Makedonya’da ulaşım daha çok karayolu ile sağlanır. Karayollarının uzunluğu 10.591 km’dir. ayrıca 693 km’lik bir demiryolu ile bir hava alanı vardır.

Malavi

                                                                                                                
DEVLETİN ADI: Malavi Cumhuriyeti
BAŞŞEHRİ: Lilongwe
NÜFUSU: 9.484.000
YÜZÖLÇÜMÜ: 118.484 km2
RESMİ DİLİ: Malavice (Şiş-va), İngilizce
DİNİ: Yerli batıl inançlar, Müslümanlık
PARA BİRİMİ: Malavi Kwachası

Afrika’nın güneydoğusunda yer alan bir ülke. Kuzeyde Tanzanya, doğuda ve güneyde Mozambik ve batıda Zambiya ile çevrilidir.

Tarihi

Malavi’nin uzak geçmişi iyi bilinmemektedir. Bununla beraber yapılan tarihi araştırmaların neticesine göre, bu ülkenin tarihinin 13 ve 16. yüzyıllar arası yaşamış olan, Malavi İmparatorluğu ile başladığı kabul edilmiştir. Buna göre bölgenin ilk sakinleri, Bantuların bir kolu olan Şis- valardır. On yedinci yüzyıldan itibaren ülke, Portekizlilerin, İskoçların ve İngilizlerin saldırılarına maruz kalmaya başladı. 1891 yılından 1964 yılına kadar, İngiliz işgali altında kaldı. Bu tarihte, İngiliz Milletler Topluluğu içinde bağımsız bir devlet oldu. İki yıl sonra da, cumhuriyetin ilanıyla, müstakil hale geldi. Aynı yıl yapılan halk oylaması neticesinde, yıllardır Malavi’nin istiklal mücadelesinin liderliğini yapmış olan Dr. Hasting Kamuzu Banda, Cumhurbaşkanı seçildi. Banda’nın başkanlığını yaptığı Milli Kongre Partisinin üyelerinden teşkil edilmiş Maldiv Meclisi, 1971 yılında Banda’nın ömür boyu Cumhurbaşkanı olduğunu ilan etti. İlk seçimler 1978 Haziranında yapıldı. Banda günümüzde de Cumhurbaşkanlığı görevini südürmektedir (1993).

Fiziki Yapı
Afrika’nın güneyinde yer alan ve dar bir şerit halinde uzanmış olan Maldiv toprakları, Büyük Rift Vadisinin güney kısmını meydana getirir. İnce ve uzun bir şekli olan Malavi (Nyasa) Gölü, ülkenin hemen hemen bütün doğu sınırlarını kaplar. Ülkenin yüzölçümü 118.484 km2dir. Bunun 24.403 km2si Malavi Gölüne aittir. Deniz seviyesinden 460 m yüksekte olan Malavi Gölünün en derin yeri 706 m olup, batı ve güney kıyıları Malavi Cumhuriyetine, diğer kıyıları Mozambik ve Tanzanya’ya aittir. Ülkenin bütün nehirleri Malavi Gölüne dökülür. Bunlardan Malavi Gölü ile Malombe Gölü arasında yer alan ve ülkenin en büyük nehri olan Shire 95 km uzunluğundadır.

Yaklaşık olarak 830 km uzunluğunda ve 160 km genişliğindeki Malavi toprakları, kuzeyden güneye doğru gittikçe yükselen yayla ve dağ silsilelerinden meydana gelir. Bu yüksekliklerin doğu yamaçları Malavi Gölüne yaklaştıkça alçalırlar. Bu yaylaların en büyüğü olan Lilongve Yaylası, ortalama 1065 m civarında yüksekliğe sahiptir. Ülkenin en yüksek noktası 3.000 m ile Mlanje Dağı ve en alçak yeri de güneydeki Nsanje bölgesi olup, denizden 36 m yüksekliktedir.

İklim

Genel olarak tropikal iklimin tesiri altındadır. Hava sıcaklığı ortalama olarak temmuz ve ağustos aylarında 21°C ekim ayında ise 29°C’dir. Dolayısıyla en sıcak aylar ekim ve kasım aylarıdır. Aralıktan nisan ayına kadar yağışlar çoktur. Yüksek bölgelerde ise sıcaklık ve yağış farkları fazladır. Yıllık ortalama yağış miktarı yaklaşık 1150 milimetredir.

Tabii Kaynakları

Malavi, kendine yetecek ürünleri elde edecek kadar, orta seviyede verimli topraklara sahiptir. Yüksek ve bol yağış alan bölgeler, savanalar, baobab ağaçları ve kalın yapraklı ağaçlar bakımından oldukça zengindir. Malavi Gölünün Nkhata Körfezi kıyıları ise tropikal ormanlarla kaplıdır. Bütün bu ormanlar, ülkenin yaklaşık % 20’sini kaplar. Bu ormanlarda genellikle fil, aslan, leopar, çita, porsuk, çakal, zebra, su aygırı, maymun ve antilop, bol miktarda mevcuttur.

Malavi, yeraltı kaynakları bakımından fakir olup, maden ihtiyacını daha çok komşu ülkelerden tedarik ederek karşılar.

Nüfus ve Sosyal Hayat

Malavi nüfusunun çoğunluğunu, Bantu aşiretinden olan yerliler teşkil etmektedir. Çok az miktarda Asyalı ve Avrupalı da mevcuttur. Yaklaşık 8.515.000 kişi olan nüfusun büyük çoğunluğu aşağı yukarı 200 kişiden teşkil edilmiş küçük köylerde yaşar. Nüfusun % 10’luk bir bölümü ise şehir merkezlerindedir.

Halk genellikle tarımla uğraşır. Bununla beraber Rodezya, Güney Afrika Cumhuriyeti ve Zambiya’ya maden ocakları ve çiftliklerde çalışmak üzere binlerce işçi gider. Yıllık milli gelir ve halkın refah seviyesi oldukça düşüktür. Kişi başına düşen milli gelir ise sadece 200 dolar kadardır (1993). Televizyon yayını yoktur. Ulaşım yolları ise kifayet etmemektedir.

Resmi dil İngilizce ve halkın % 90’ının konuştuğu Malavice (Şiş-va lisanı)dir. İngilizce öğretim yapan yabancı okullardan başka, özellikle 1948 yılından sonra açılan yerli okulların sayısı bir hayli fazladır. Böylece halkın % 60’a yakın bir bölümü okur-yazar hale gelmiştir. Halk, çoğunlukla yerli inançlara mensuptur. Son zamanlarda İslamiyet hızla yayılmaktadır. Bugün nüfusun % 35’lik bir bölümü İslamiyeti kabul etmiştir.

Siyasi Hayat

Demokratik parlamenter ve başkanlık sistemi ile idare edilmektedir. Cumhurbaşkanı, normal olarak beş yıllık bir görev süresi için seçilmektedir. Millet Meclisi 102 üyeden meydana gelmiş olup, sadece Milli Kongre Partisinin hazırladığı aday listesine göre seçilir. Meclisin 15 üyesi ise parti tarafından seçilir. Yasama gücü meclise aittir. Hükumet, Meclis üyelerinden Devlet Başkanının tasvibi ile kurulur. Meclis, 1971 yılında çıkardığı bir kanunla, Dr. Banda’yı ömür boyu devlet başkanı ilan etti. Hala bu görevde bulunmaktadır (1993).

Ekonomi

Ekonomi daha çok tarım ve hayvancılığa dayanır. Halkın % 90’ı tarım alanında çalışır. Ülke topraklarının 25.000 km2si tarıma elverişlidir ve oldukça verimlidir. En çok yetişen ürünler, çay, tütün, mısır, kahve, manyok, pirinç, şekerpancarı, darı, pamuk, sebze ve meyvedir. En önemli ihraç ürünleri tütün, çay ve pamuktur. Ülkede tarım ürünlerini işleyen işletmelerden başka bir rafineri, imalat sanayii, çimento, dokuma ve seramik fabrikaları mevcuttur.

Ormanlarından elde edilen kereste çok makbul olup, ülkenin önemli gelir kaynağıdır. Madenleri yetersiz miktardadır ve daha çok imalat sanayiinde kullanılır. Dış ülkelerden umumiyetle tüketim malları, petrol, çeşitli madenler, makina ve motorlu araç ithal eder.

Ülkenin gelir kaynakları arasında balıkçılık ve turizm önemli yer tutar. Malavi Gölü, Rift Vadisi ve Mlanje Dağı turistik açıdan büyük önem taşımaktadır.

Maldivler

Maldivler, resmi adıyla Maldiv Cumhuriyeti, Hint Okyanusunda bir grup adadan oluşan bir devlettir. Hindistan’ın güneyinde ve Sri Lanka’nın yaklaşık 700 kilometre (435 mil) güneybatısında yer alır.Küresel iklim değişiklikleri yüzünden yüzyıl içerisinde sular altında kalacağı öngörülen Maldiv halkına, Avusturalya sığınma hakkı vermiştir 15,kasım 2005 itibari ile..
maldivler dünya haritası ile ilgili görsel sonucumaldivler dünya haritası ile ilgili görsel sonucu
Ekonomi

Turizm ve balıkçılık, Maldiv ekonomisinin 2 temel bileşenidir. Gemicilik, bankacılık ve taşımacılık da hatırı sayılır bir hızla büyümektedir.

Balıkçılık Maldiv ekonomisi yüzyıllardır bütünüyle balıkçılık ve diğer deniz ürünleri üzerine kuruludur. Balıkçılık ülke halkının ana mesleğidir ve balıkçılık sektörünün gelişmesine yönelik çalışmalar hükümetin özellikle öncelik verdiği bir iştir.

1974 yılında geleneksel balıkçılığı makineleştiren “Dhoni” isimli balıkçı botu, balıkçılığın ve daha genel anlamda ülke ekonomisinin gelişmesinde önemli bir kilometretaşı olmuştur. 1977 yılında Felivaru adasında bir Japon firmasının işbirliği ile balık konserve fabrikası kurulmuştur.

Ev endüstrisi Turizm sektörünün gelişmesi, ülkede geleneksel hasır dokuma, ahşap işleri, el işleri, halat yapımı gibi ev endüstri ürünlerinin gelişmesine de hız kazandırmıştır. Matbaacılık, PVC boru yapımı, tuğla yapımı, deniz motoru tamiri, giyim eşyası üretimi ve içme suyu şişeleme gibi sektörler de son zamanlarda gelişmektedir

Coğrafya

Konum: Güney Asya’da, Hint Okyanusunda atol grubu, Hinditanın güneyinde yer alırlar. Coğrafi konumu: 3 15 Kuzey enlemi, 73 00 Doğu boylamı Haritadaki konumu: Asya Yüzölçümü: 300 km² Sınırları: 0 km Sahil şeridi: 644 km İklimi: tropikal Arazi yapısı: Beyaz kumsallar, düzlükler Deniz seviyesinden yüksekliği: 2,4metre en alçak noktası: Hint Okyanusu 0 m en yüksek noktası: Addu Atolu 2.4 m Doğal kaynakları: balık Arazi kullanımı: tarıma uygun topraklar: %13.33 daimi ekinler: %30 diğer: %56.67 (2005 verileri)

Nüfus

Nüfus: 359,008 (Temmuz 2006 verileri) Nüfus artış oranı: %2.78 (2006 verileri) Mülteci oranı: 0 mülteci/1,000 nüfus (2006 tahmini) Bebek ölüm oranı: 54.89 ölüm/1,000 doğan bebek (2006 tahmini) Ortalama hayat süresi: Toplam nüfus: 64.41 yıl erkeklerde: 63.08 yıl kadınlarda: 65.8 yıl (2006 verileri) Ortalama çocuk sayısı: 4.9 çocuk/1 kadın (2006 tahmini) HIV/AIDS – hastalıklarına yakalanan yetişkin sayısı: %0.1 (2001 verileri) Ulus: Maldivli Nüfusun etnik dağılımı: Güney Hindistanlılar, Sinhalalılar, Araplar Din: Sünni Müslümanlar Diller: Maldiv Dhivehi (Sinhala lehçesi), İngilizce Okur yazar oranı: 15 yaş ve üzeri için veriler toplam nüfusta: %97.2 erkekler: %97.1 kadınlar: %97.3 (2003 verileri)

Kültür

Maldivlerin kültürü araplara benzer. bunun nedeni adaya gelen ilk yabancının arap olmasıdır. ada halkının %100 ü müslümandır. Bu nedenle adaya içki ve domuz eti sokmak yasaktır.

Turizm

Turizmin gelişmesi, ülkenin ekonomisinin de büyümesini sağlamıştır. Doğrudan ve dolaylı olarak istihdam ve gelir artışı sağlamıştır. Günümüzde turizm ülkenin en büyük döviz kaynağı haline gelmiştir ve ülke ekonomisinin %20’sini oluşturmaktadır. 84 turistik tesisi ile 2000 yılında 467,154 turisti ağırlamıştır.

ULAŞIM ve TAŞIMACILIK

Demiryolları: 0 km Su yolları: yok Limanları: Gan, Male Hava alanları: 5 (2006 verileri)

Malezya

DEVLETİN ADI: Malezya Sultanlığı
BAŞŞEHRİ: Kuala Lumpur
YÜZÖLÇÜMÜ: 330.434 Km2
NÜFUSU: 18.630.000
RESMİ DİLİ: Malayca (Bahasa) ve İngilizce
DİNİ: İslam
PARA BİRİMİ: Malezya Doları (Ringgiti)

Güneydoğu Asya’da bir ülke. Hint Okyanusu ile Büyük Okyanus arasında, Malay (Kra) Yarımadasının güney ucu ve büyük Borneo Adasının kuzey bölgesinde 13 eyaletten meydana gelmiştir.Tarihi

Malezya’nın ilk insanları olan Malayalılar, tarihin ilk çağlarından itibaren yüzyıllarca Çin, Hindistan, Tayland ve Sumatra Adası topraklarında dağınık bir şekilde yaşamışlardır. Sekizinci yüzyıldan on üçüncü yüzyıla kadar Endonezya Sultanlığına tabi olmuşlar, daha sonra bir müddet Hintlilerin işgalinde kalmışlardır. Bir devlet olarak tarih sahnesine 1400 yılında Malay Sultanlığını kurarak çıktılar. Dünya siyasi olaylarından bir müddet uzak yaşayan Malayalılar, çok geçmeden Avrupa devletlerinin saldırılarına uğrayarak yıkıldı. On ikinci yüzyılın başlarından itibaren İslamiyet ile şereflenmiş bu millet, birçok emperyalist memleketin işgali altında istiklal mücadelesine başladı. İstilacı güçler, İslama olan düşmanlıklarını, bu güzel memleketi baskı altında tutmak ve birçok İslami eseri tahrip etmek suretiyle göstermişlerdir. Buna karşılık birlik ve beraberliğini devamlı zinde tutan Malayalılar, istiklallerini kazandıkları 1957 yılına kadar Portekiz, Hollanda, İngiltere ve Japonya’ya karşı mücadelelerini sürdürdüler. Malaya Federasyonunun istiklalini kazanmasından sonra, Saravak, Sabah ve Singapur’un da birliğe katılmasıyla 16 Eylül 1963 yılında Malezya Devleti kurulmuş oldu. Fakat iki yıl sonra Singapur’un federasyondan ayrılmasıyla, eyalet sayısı 13’e düştü. Malezya’nın ilk sultanı (Tunku) Abdul Rahman 1970 yılında emekli olunca, yerine (Tun) Abdul Razak, sonra (Datuk) Hüseyin bin Onn, daha sonra da Hacı Ahmed Şah sultan oldu. Günümüzde Sultan Muhübuddin Şah ibni Yusuf Gaferallah Şahtır (1993).

Malezya Güneydoğu Asya’da ekvatorun yakınında 1° ve 7° kuzey enlemleri ve 100° ve 119° doğu boylamları arasında yer almaktadır. Kuzeyinde Tayland, güneyinde Singapur ve Endonezya, doğuda Filipinler ile komşudur. Hint Okyanusu ile Büyük Okyanusun birbirine kavuştuğu bölgede, Asya kıtasından Avustralya’ya doğru uzanan ve kısmen okyanusa batmış durumda olan Sunda platformu bulunur. Malezya toprakları, bu platformun yükseltileri olan iki ayrı bölgede kurulmuştur. Malezya, Malakka yarımadasında yeralan Malay bölgesi ve Büyük Borneo Adasında bulunan Saravak ve Sabah bölgelerinden ibaret olmak üzere üç ana bölgeye ayrılmaktadır. Malay bölgesi ile Borneo Adasındaki topraklar arası Güney Çin Deniziyle ayrılmış olup, 750 km uzunluğundadır. Yaklaşık 330.434 km2 olan Malezya topraklarının 131.587 km2si yarımada topraklarında 198.846 km2si de Saravak ve Sabah bölgelerine aittir. Malaya bölgesi, kuzeyden güneye yaklaşık 720 km uzunluğa, ortalama olarak 400 km genişliğe sahiptir. Yarımada kıyıları yaklaşık 4830 km, Sabah ve Saravak eyaletlerine ait kıyı şeridi uzunluğu da 2100 km civarındadır.

Malay Yarımadasını, ortada yer alan dağ dizileri ile bu dağların çevresinden itibaren güneye doğru gidildikçe genişleyen kıyı ovaları meydana getirir. Merkezdeki bu dağlar, umumiyetle 1200 ile 2000 m arasında yüksekliğe sahiptir. En yüksek nokta Günong Tahan Tepesi (2189 m)dir. Doğu ve batı kıyılarındaki ovalar arasında Pahang, Perak ve Kelantan nehirleri yer almaktadır.

Sabah ve Saravak bölgelerinin % 85’i dağlık olup, yüksekliği 500 m’yi aşkın arazileri ihtiva eder. İç bölgeler ise, Güneydoğu Asya’nın en yüksek tepesine sahiptir. Bu tepelerin en yükseği olan Kinabolu Tepesi (4100 m)dir. Bölgenin en önemli nehirleri Rajang, Baram ve Kinabatangan’dır.

İklim

Malezya’da tropikal iklim mevcut olup, her mevsim bol yağmur yağmaktadır. Muson rüzgarlarının tesiriyle de özellikle ocak ve mayıs ayları arasındaki sürekli yağışlar, memleketin nisbi nem miktarının % 80 civarına kadar yükselmesine sebebiyet verir. Yıllık yağış ortalaması bölgelere göre büyük farklılık gösterir. Genelde 2000 ila 2540 mm olan bu oran, Sabah’da 1500-4500 mm, Saravak’da ise 300-400 mm arasında değişir. Günlük sıcaklık, alçak yerlerde 21°C ila 32°C arasında iken, yüksek bölgelerde daha düşük olur. Başlıca özellikleri sıcaklık, rutubet ve nem olan iklimi sebebiyle, oldukça gür ve ülkenin % 70’ini kaplayan tropikal ormanlara sahiptir. Ormanlardaki mevcut 15.000 tür bitkinin 6000 türünü çeşitli ağaç cinsleri meydana getirir. Bu ağaçlardan bazıları 45 m yüksekliğe kadar büyüyebilir. Bambu gibi kerestesi makbul ağaçlar ve kauçuk ağaçlarından başka 800’ü aşkın tür orkide ve oldukça fazla miktarda amber bitkisi yetişir.

Tabii Kaynaklar

Bol yağışlı ikliminden dolayı Malezya, ormanı bol bir memlekettir. Yaklaşık olarak topraklarının % 70’i ormanlarla kaplıdır. Bu ormanlar çoğunluğu sık ormanlık olmak üzere, 6000 farklı türde ağaçlardan teşekkül etmiştir. Bazı ağaçlar çok uzun olup, 35 ila 45 m yüksekliğindedir. Bunga Raya olarak bilinen ağaç türü, kerestesinin kalitesi bakımından çok kıymetlidir. Bu sık ormanlıklar arasında, oldukça çeşitli ve fazla sayıda vahşi hayvan yaşamaktadır. Kaplan, yabani sığır, gergedan, tapir, orangutan ve çeşitli maymun türleri, fil, leopar, birkaç geyik cinsi ve timsahlar, mevcut vahşi hayvanların başlıcalarıdır. Ayrıca 500 cins kuş yaşar. Bunların bir kısmı göçmen kuşlardır. Serçe, guguk kuşu, çoban aldatan, saksağan, ardıç kuşu, Mynah ve Merbok türü ve rengarenk tüyleriyle tavus, trogon, broadbills, pittas, sülün, altın aurioles balıkçıllar, tukan ve güneş kuşları bulunmaktadır.

Malezya maden bakımından da çok zengindir. Kalay üretiminde dünya birincisidir. Dünya kalay üretiminin % 70’ini Malezya karşılar. Kalay daha çok yarımada bölgesinden çıkarılır. Demir, boksit, petrol, manganez, altın, tungsten ve titan diğer önemli madenleridir.

Nüfus ve Sosyal Hayat

Malezya nüfusu, birçok ırkın insanlarının biraraya gelmesiyle meydana gelmiş olup, yaklaşık olarak 17.421.000 kişiye ulaşır. Bunun büyük kısmı yarımada topraklarında, yaklaşık 3,5 milyonu ise Borneo Adasında, Sabah ve Saravak bölgelerinde yaşamaktadır. Malezya nüfusunun % 55’ini Malaylar, % 34’ünü Çinliler, % 10’unu Hintliler ve % 1’ini de Pakistanlılar ve diğer azınlıklar teşkil eder. Yıllık nüfus artış oranı yaklaşık % 3 olup, nüfusun % 60’a yakın bir bölümü köylerde yaşar. Nüfus yoğunluğu bölgelere göre değişmektedir. Mesela Penang’da km2ye 750 kişi iken bu rakam Pahang dolaylarında 14 kişiye düşer. En kalabalık ve gelişmiş merkez, başşehir Kuala Lumpur’dur. Yüzölçümü 244 km2 olan bu şehrin nüfusu 1.000.000 civarındadır. Bundan başka başlıca büyük şehirleri George Town, İpoh, Kuehing, Kota Kinabalu ve Sibu’dur. Malezya köylerinin yarısına yakın bir kısmı, 10.000 kişilik merkezler haline gelmiştir. Dolayısıyla, Güneydoğu Asya’nın en fazla iskan edilmiş memleketlerinden biridir.

Bu merkezlerdeki evler, umumiyetle kazıklar üzerinde kurulmuş kulübeler şeklindedir. Böylece köylüler su baskını, yırtıcı hayvan tehlikesinden korunduğu gibi, evler alttan da havalandıkları için sıcak iklime karşı serin evlerde yaşamış olurlar. Şehir merkezleri oldukça modern olup, Malay, Arap kültürünün karışımı olan mimari yapılarla doludur. Her ne kadar tarih boyunca birçok emperyalist memleketin istilasına uğrayarak, sahib olunan birçok ince zevklerle dolu ve baştanbaşa sanat olan nadide İslami eserler tahrip edildiyse de, hala varlıklarını korumayı başaran birçok cami ve medrese, bugün şehirleri doldurmaktadır. Malezya’da, istilacılar sürüldükten sonra, memleketin hemen her köşesine camiler ve birer ilim yuvası olan medreseler inşa edilmiştir. Bunlardan Kuala Sangar’daki Ubadiah ve Panang’taki Keling camileri, herkesin hayran olduğu eserlerdir.

Halkın % 85’i okur yazardır. Halkın % 90’ının konuştuğu Bahasa, Malezya resmi dilidir ve Arapça ile eski Malaya dilinin karışımından ortaya çıkmıştır. Bundan başka hemen herkes İngilizce bilmektedir. Tamil dili ve Çince de yaygın olan diğer dillerdir. Halkın büyük çoğunluğu Müslümandır. Ayrıca azınlıkta olmakla beraber Hindu ve Budistler de mevcuttur.

Siyasi Hayat

Malezya Sultanlıkla idare edilmektedir. Sultan, eyalet valileri tarafından beş yıllığına seçilir. Sultan, oldukça geniş hak ve selahiyete sahip olup, hükumeti kurması için başbakanı tayin eder. Malezya meşruti sultanlığı parlementosu, iki ayrı meclisten ibarettir. Bunlardan birincisi millet meclisi (Dewan Raayat) 154 üyeli olup, tamamı halk tarfından seçilir. İkincisi senato (Dewan Negora) ise 68 üyelidir. Bunun 32 üyesini sultan, geri kalanını ise eyalet meclisleri seçer. Malzeya, Johore, Kedah, Kelantan, Malacca, Negri Sembilan, Pahang, Penang, Perak, Perlis, Sabah, Saravak, Selangor ve Trenggon olmak üzere 13 eyalete ayrılır. Her eyaletin bir eyalet valisi (Yang di-Pertua Negeri) ve bir de eyalet meclisi vardır. Yargı gücü, Federal Mahkeme’ye bağlı Malaya Yüksek Mahkemesi, Borneo Yüksek Mahkemesi ve diğer bağımsız mahkemelere aittir.

Malezya dünya politikasına “bağlantısız” bir ülke olarak katılır. Güneydoğu Asya Milletler Teşkilatı üyesidir. Dış politikasında “İslam Birliği” için çalışmalar yapmaktadır.

Ekonomi

Güneydoğu Asya ülkeleri içerisinde yıllık kalkınma oranı en fazla olan ülkelerden biridir. Malezya, ekonomik açıdan kendi kendine yeterlidir. Enflasyonu düşük, güçlü bir sermaye yatırımına sahip ekonomisi, sürekli gelişme içerisindedir. İşşizlik oranı % 7 civarındadır. Önceleri kauçuk ve kalaya bağlı kalan ekonomisi, 1980 yılından sonra daha başka alanlara da sarkmıştır. Serbest dış alım ve hür teşebbüsün tesirindeki ekonomi 1980 yılında % 8,5’luk artış hızı göstermiştir. Kişi başına düşen milli gelir 2000 dolardır. Yıllık milli hasılanın % 18’ini imalatçılık, % 23’ünü tarım, % 4’ünü de madencilik teşkil eder.

En önemli ürünleri kauçuk, hindistancevizi, pirinç, muz, patates, ananas, hurma, kopra, manyok, mısır, çay, baharat, tütün ve yerfıstığıdır. Orman ürünleri bakımından oldukça zengin olup, özellikle kerestesi çok makbuldür.

Maden bakımından da zengin bir ülke olan Malezya, kalay üretiminde dünya birincisi olup, dünya kalay üretiminin % 70’ini karşılar. Diğer önemli madenleri demir, boksit, petrol, manganez, altın, tungsten ve titandır. Sanayide Güneydoğu Asya ülkeleri arasında ileri bir seviyededir. Başlıca ihracatı kalay, kauçuk, demir filizi, boksit, kereste, teneke kutu ve palmiye yağıdır. Ayrıca az miktarda petrol de ihraç edilir. Buna karşılık dışardan makina, kimyevi maddeler, teknik araç ve gereçler almaktadır. Balıkçılık ve turizm diğer önemli gelir kaynaklarıdır.

Ulaşım: Güney istikametindeki kara ve demiryolu fazla modern olmayıp Johore Boğazına doğru uzanır. Çoğu şose şeklindedir. Johore Boğazı, Singapur’a geçişi temin eder.

Malezya’nın hayatında su yolları önemli bir yer alır. Halkın çoğu, su yollarına veya deniz kıyısına yakın yerlerde oturur. Bazı yerler sık ormanlarla kaplıdır. Bu bölgelerde ilerlemek çok zordur. Bu sebeple su yolları, en kullanışlı ve en pratik ulaşım şeklidir.

Nehirlerin boyları uzun değildir. Ekserisi kuzey-güney istikametinde akarlar. Saravak ve Sabah’daki nehirler, Güney Çin Denizi ve Sulu Denizine dökülür. Saravak’taki 565 km’lik Rejang Nehrinin üçte biri ulaşıma elverişlidir. Sabah’ın en mühim ulaşım vasıtası, Kinabatangan Nehridir.

Mali

                                                                                           İlgili resim
DEVLETİN ADI: Mali Cumhuriyeti
BAŞŞEHRİ: Bamako
NÜFUSU: 8.464.000
YÜZÖLÇÜMÜ: 1.240.000 km2
RESMİ DİLİ: Fransızca
DİNİ: İslam
PARA BİRİMİ: Mali Frankı
Mali ile ilgili görsel sonucuMali ile ilgili görsel sonucu
Batı Afrika’da yer alan bir ülke. Kuzeybatıda Moritanya, kuzeydoğuda Cezayir, doğuda Nijerya ve Yukarı Volta, güneyde Fildişi sahili, güneybatıda Gine ve batıda Senegal ile çevrilidir. Kuzeyde üzerinden yengeç dönencesi geçen Mali, 10°09’ güneş, 24°59’ kuzey enlemleri ile 4°17’ doğu ve 12°14’ batı boylamları arasında yer alır.

Tarihi

Ortaçağda Mali’de kurulan devletler hakkında bilgiler, öncelikle Arap tarihçiler vasıtasıyla gelmiştir. Ortaçağda Mali’nin kuzeybatı kesimlerinde ve Moritanya, Senegal ülkelerinde kurulan Gana Devleti 850-1050 yılları arasında parlak bir dönem yaşadı. Bu devletin günümüzdeki Gana ile ilgisi yoktur. 1200-1400 döneminde Mali İmparatorluğunun kuvvetlenmesi sonucunda kuvvet ekseni Nijer koridoruna kaydı. Bu devlet her istikamette yayılan fetihlerle batıda Senegal içlerine, doğuda bugünkü Nijer içlerine ve güneyde ticaret sayesinde ormanlık bölgelere kadar genişledi. 1460-1590 yılları arasında Songhgi İmparatorluğu bu devleti teslim aldı. Bunların gelişmesi, İslam dininin bir irfan merkezi haline gelen Timbuktu şehrinin büyümesine tesadüf etmektedir. 1591 yılında, birkaç bin Faslı asker, çölü geçerek Songhai İmparatorluğuna son verdi. Bundan sonra Nijer Vadisinde küçük devletlerin hakim olduğu bir dönem başladı. Bu devletlerden en önemlisi 1650- 1850 dönemindeki Bambara Devleti idi. On dokuzuncu asırda, Fulbe topluluğu, askeri ve dini hareketlere yön verdiler. Bu hareketler, Mali’de İslamiyeti en yaygın din haline getirmeye yetti. Fransa bu toprakları on dokuzuncu yüzyılın son 20 yılında sömürge haline getirdi. Ülke, Fransız Sudan’ı ismini aldı. Mali, Nijer Vadisinde yapılan yatırımlar hariç, Fransız Batı Afrika Federasyonunun ekonomi ve politikasında önemli bir rol oynamadı. İkinci Dünya Savaşından sonra başlayan bağımsızlık hareketleri sonucunda, 1958 yılında Fransız Sudan’ı muhtar bir cumhuriyet oldu. Ertesi sene Sudan Cumhuriyeti Senegal ile birleşerek, Mali Federasyonu teşkil edildi. Federasyon Haziran 1960’ta bağımsızlığını ilan etti, fakat Senegal Ağustosta federasyondan ayrıldı. Bunun üzerine devlet başkanı Modibo Keita, 22 Eylül 1960’ta bağımsız Mali Cumhuriyetini ilan etti. 1968’de Teğmen Musa Traore liderliğinde genç subaylar, Keita’yı devirerek Milli Özgürlük Askeri Komitesini kurdular. Bu komite, 1979 yılında sivil yönetime geçişi sağladı. Yapılan seçimleri komite başkanı Musa Traore kazanarak devlet başkanlığına geçti. Başkan Moussa Traoé, 26 Mart 1991’de yapılan bir darbe ile devrildi. Yarbay Amadou Touré başkanlığındaki Ulusal Uzlaşma Konseyi, başbakanlığa bir sivil olan Soumana Sacko’yu getirdi. 1992 başlarında yapılan yerel yönetim ve milletvekili seçimlerine birçok parti katıldı. Başkanlık seçiminin ikinci turunda % 70 oy alan Alpha Konaré 8 Haziranda resmen göreve başladı (1993).

Fiziki Yapı

Mali’nin büyük bir bölümü düz arazilerden meydana gelmiş olup, güneyden kuzeye üç farklı bölgeye ayrılır. Bu bölgeler Savana, Step bölgesi (Sahel) ve çöldür.

Güneyde yer alan Savana, ağaçlı otlaklardan meydana gelmiştir. Ağaçsız bir ova halindeki Step bölgesi, Savananın hemen kuzeyinde başlayıp, batıdan tam Moritanya sınırının altından geçen ve doğudaki tarihi Timbuktu ve Gao şehirlerini ihtiva eden bir şerit meydana getirir. Senegal ve Nijer nehirleri, Savana ve Step bölgeleri içinden akar. Senegal’in kolları, Gine’nin dağlık arazilerinden doğar. Mali’nin batı kısmındaki toprakları suladıktan sonra ana kolu meydana getirmek üzere birleşir. Nijer Nehri de aynı arazilerden kaynaklanır. Güneybatıda Gine’den ülkeye girerek, kuzeydoğu istikametinde meşhur Timbuktu şehrine kadar 960 km boyunca akar. Sonra doğu istikametinde yaklaşık 320 km boyunca Mali topraklarını suladıktan sonra güneydoğuya yönelerek Nijer topraklarına girer. Bu nehir Afrika’nın üçüncü büyük nehri olup, Mali’nin candamarını teşkil eder. Nijer Nehrinin meydana getirdiği delta, bir yılda arka arkaya iki defa mahsul alınmasını mümkün kılan verimli bir ovadır. Sahra Çölü, Step bölgesinin kuzeyinde kalan bütün Mali topraklarını kaplar.

İklim

Afrika’nın bol yağış alan tropikal ormanlarının kuzeyi boyunca uzanan Mali’de, sıcak ve kurak bir iklim hüküm sürer. Yağmur özellikle haziran ve eylül ayları arasında yağar. İklim ekim ve kasımda sıcak nemli, ocak ayına doğru soğuk ve kurak, hazirana kadar sıcak ve kuraktır. Yıllık yağış miktarları güneyden kuzeye doğru azalır. Sana bölgesi güneyde yılda yaklaşık 1500 mm’lik, kuzeyde ise 500 mm’lik yağış alır. Step bölgesinde yıllık yağış miktarı sadece 175 mm ile 500 mm arasında değişir. Sahra Çölünde yağış miktarı yok denecek kadar azdır.

Tabii Kaynakları

Mali’nin oldukça büyük bir bölümü bitki örtüsünden mahrumdur. Güneydeki Savana bölgesi iri otlar ve fundalıklarla kaplıdır ve her çeşit yabani hayvanları ihtiva eder. Madeni kaynakları çok az olan Mali’nin en önemli madenleri mermer ve kireç taşıdır.

Nüfus ve Sosyal Hayat

Seyrek olarak nüfuslanmış Mali’de km2ye 6 kişi düşer. Bununla beraber bu rakam bölgelere göre büyük değişiklikleri ihtiva eder. Mesela çölde nüfus yoğunluğu sıfıra yaklaşır. Step ve Savananın bazı uzak kesimlerinde, yoğunluk genel ortalamanın ancak üçte birine ulaşır. Diğer taraftan Bamako ve Timbuktu arasındaki Nijer koridorunda, km2ye düşen insan sayısı ekseriya 27’nin üstündedir. Nüfusun % 80’den fazlası, nüfusu 2000’den az olan köylerde yaşar. En büyük şehir merkezleri Nijer koridorundadır. Yaklaşık 646.000 nüfuslu Bamako, her biri 50.000 nüfuslu Mopti ve Sego şehirleri en önemli yerleşim merkezleridir.

Günümüzdeki yıllık nüfus artış oranı % 2,5 olup, nüfusun 20 yılda iki kat artacağı tahmin edilmektedir. Çoğu çocuklar 2 yaşına varmadan ölürler. Ortalama hayat süresi, 35 ila 40 sene arasında değişmektedir.

Mali Devleti içinde en nüfuzlu grup, yaklaşık 2 milyon nüfuslu ve hemen hemen nüfusun % 40’ını meydana getiren Bambara etnik grubudur. Bu topluluk, Nijer- Kongo dillerinden Mande grubuna ait Bambara lisanını konuşur. Diğer önemli etnik grupları: Fulbe, Moorlar, Tuareg, Songhai, Dogon ve Senufodur.

Mali halkının yaklaşık % 90’ı Müslümandır. Müslümanlar kendilerine has eğitim sistemlerine sahiptirler. Hıristiyanlar nüfusun ancak % 1’ini meydana getirir, halkın geri kalanı putperesttir.

Resmi dil Fransızcayı okuyup yazan pek azdır ve şehir merkezlerinde toplanmıştır. Hükumet 1960’tan beri, ilk ve orta dereceli eğitimi mecburi yaparak okuma-yazma oranını arttırmaya çalışmakta olup, halkın % 10 civarındaki bir kısmı okur-yazardır.

Siyasi Hayat

22 Eylül 1960’ta bağımsızlığa kavuşan Mali, 1968’de askeri bir darbe sonucunda, Askeri Milli Hürriyet Komitesi tarafından idare edilmeye başladı. Bu komitenin yönetimi, yönetici bir parti olarak kurulan Mali Halkı Demokratik Birliği zamanına kadar devam etti. Mali’de 137 üyeli milli konsey, buna karşı sorumlu 19 üyeli merkez yürütme bürosu vardır. Cumhurbaşkanı altı yıllık süreyle seçimle görev başına gelir. Büyük çoğunluğu sivil olan bir kabine ve halk tarafından seçilen bir meclis olsa da, ülkeyi etkileyen temel kararları hala askerler vermektedir. Mali, Afrika Birliğine ve Birleşmiş Milletler Topluluğuna üyedir.

Ekonomi

Mali ekonomisi büyük ölçüde tarıma dayanır. Nüfusun yaklaşık % 75’i çiftçilikle, % 10’u hayvancılıkla ve % 2’si balıkçılıkla uğraşır. Ülkede yetişen tahıllar, süpürge darısı (sorghum), mısır ve pirinçtir. Pamuk ve yerfıstığı önemli bir döviz kaynağı sağlar. Nijer Nehrinden tutularak kurutulan balıklar ve sığır önemli gelir kaynaklarıdır.

En önemli tarım bölgesi Segunun kuzeyindeki iç deltanın batı kısımlarında yer alır. Tarıma elverişli arazinin ancak % 5’i ekilidir. Bununla beraber, işlenen toprakların verimliliği ve alanı artırılmaya çalışılmaktadır. Bu bölge, ülkenin pirinç ve şeker ihtiyacının büyük bölümünü karşılamaktadır.

Mali ekonomisi, 1968-1973 kuraklığında büyük zarar görmüştür. Bu dönemde çiftlik hayvanlarının % 25’i ölmüş ve tarım ürünleri % 50 düşmüştür.

Mali, her yıl büyük dış ticaret açığı vermekte ve giderek dış yardıma bağımlılığı artmaktadır. Hemen hemen bütün mamül maddeler başta Fransa’dan olmak üzere ithal edilir. Mali, Çin, Amerika Birleşik Devletleri, Batı ve Doğu Avrupa ülkelerinden önemli ölçüde ekonomik yardım alır.

Ülkenin etrafının yabancı devletlerle çevrili olması ve yetersiz ulaşım şebekesi sebebiyle Mali ekonomisinin gelişmesi ciddi bir şekilde engellenmektedir. Tek demiryolu ve dış ticaretin anayolu, Senegal’in başkenti ve Atlas Okyanusunda bir liman olan Dakar’la Bamako’yu birleştiren 960 km’lik hattır. Senegal’in demiryolarının ve liman tesislerine bağımlılık, Mali’nin ithalat ve ihracatına büyük masraflar ekler. Diğer önemli denize çıkış yolu, Nijer koridorundaki üretici ve tüketicilerden 1280 km’den fazla uzakta olan Abidjan’dır.

Nijer koridorunda ve bilhassa buradaki şehir merkezlerinde yaşayanlar yüksek gelirlere sahiptir. Çölde, Nijer dirseğinde ve güneydeki uzak bölgelerde yaşayanlar ürünlerini pazarlamakta ve ithalattan pay elde etmekte büyük zorluk çekmektedir.

Malta

Malta, Güney Avrupa’da, Akdeniz’de adalar, Sicilya’nın güneyinde yer almaktalar. Malta takımadaları 3 büyük, 2 küçük adadan oluşur. Büyükleri: Malta, Gozo ve Comino. Takımadalar arasında en büyüğü olan Malta 237 km², Gozo 68 km² ve Comino 2 km² yüzölçümüne sahiptir.

Coğrafya Ve İklim

Coğrafya: Malta’da hiç dağ ya da akarsu bulunmamaktadır ve adanın karakteristik özelliğini teraslanmış alanları ve bir dizi alçak tepeleri teşkil eder. 137 kilometre uzunluğundaki kıyılarında ise güzel kumsallara sahip pek çok koyları ve limanları vardır.

İklim: Malta Adaları, yumuşak geçen kışları ve sıcak yaz sezonuyla sağlıklı bir iklime sahiptir. Soğuk rüzgarlar, kar, don ve sis Malta’da bilinmeyen terimlerdir. Nisandan sonra seyrek olmakla birlikte yazın neredeyse hiç rastlanmayan yağışlar en çok Eylül ile Nisan ayları arasında görülür.

Sıcaklık kış aylarında (Kasım – Nisan) ortalama 14.3°C, yaz aylarında (Mayıs- Ekim) ise ortalama olarak 32.6°C civarındadır. Malta adaları, sıcak yaz günleri ve gecelerinde denizden esen serin meltemlerle, Temmuz ayı ortalarından Eylül ayı ortalarına kadar devam eden sıcaklığın yüksek olduğu dönemlerde bile, nadiren aşırı sıcaklara maruz kalır.

İlginç bir not olarak ekleyelim: Adada hiç akarsu ve dağ bulunmuyor. Tarlaların çoğunluğu küçük ve az eğimlidir. Fakat yağış eksikliği ve ters arazi koşullarına rağmen tarım gelişmiştir.

Nüfus

Nüfus: 394,583 (Temmuz 2001 verileri)
Nüfus artış oranı: %0.74 (2001 verileri)
Mülteci oranı: 2.37 mülteci/1,000 nüfus (2001 tahmini)
Bebek ölüm oranı: 5.83 ölüm/1,000 doğan bebek (2001 tahmini)
Ortalama hayat süresi: Toplam nüfus: 78.1 yıl
Erkeklerde: 75.64 yıl
Kadınlarda: 80.79 yıl (2001 verileri)
Ortalama çocuk sayısı: 1.92 çocuk/1 kadın (2001 tahmini)
HIV/AIDS – hastalıklarına yakalanan yetişkin sayısı: %0.52 (1999 verileri)
HIV/AIDS – hastalıklarından ölenlerin sayısı: 100 den az (1999 verileri)
Ulus: Maltalı

Coğrafi Verileri

Konum: Güney Avrupa’da, Akdeniz’de adalar, Sicilya’nın güneyinde yer almaktalar.
Coğrafi konumu: 35 50 Kuzey enlemi, 14 35 Doğu boylamı
Haritadaki konumu: Avrupa
Yüzölçümü: 316 km²
Sınırları: 0 km
Sahil şeridi: 196.8 km
İklimi: Akdeniz iklimi

Arazi yapısı: Çoğunlukla alçak araziler, kayalıklar, düz ve bölümlere ayrılmış ovalar, kıyıda uçurumlar yer almaktadır.

Deniz seviyesinden yüksekliği: en alçak noktası: Akdeniz 0 m
en yüksek noktası: Ta’Dmejrek 253 m
Doğal kaynakları: Kireçtaşı, tuz, işlenebilir arazi
Arazi kullanımı: tarıma uygun topraklar: %32
daimi ekinler: %3
otlaklar: %0
ormanlık arazi: %4
diğer: %61 (1993 verileri)
Sulanan arazi: 11.45 km² (2000 verileri)
Yönetimi

Ülke adı: Resmi tam adı: Malta Cumhuriyeti
kısa şekli : Malta
Yerel tam adı: Repubblika ta’ Malta
yerel kısa şekli: Malta
Yönetim biçimi: Parlamenter Cumhuriyet
Başkent: La Valletta
İdari bölümler: yok (Valletta’dan yönetilir)
Bağımsızlık günü: 21 Eylül 1964 (İngiltere’den ayrıldı)
Milli bayram: Bağımsızlık günü, 21 Eylül (1964)

Üye olduğu uluslararası örgüt ve kuruluşlar: C, CCC (Gümrük İşbirliği Konseyi), CE (Avrupa Konseyi), EBRD (Avrupa Yatırım ve Kalkınma Bankası), ECE (Birleşmiş Milletler Avrupa Ekonomik Komisyonu), Avrupa Birliği, FAO (Tarım ve Gıda Örgütü), G-77, IAEA (Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı), IBRD (Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankası), ICAO (Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü), ICFTU (Uluslararası Serbest Ticaret Birlikleri Konfederastonu), ICRM (Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay Hareketi), IFAD (Uluslararası Tarımsal Kalkınma Fonu), IFRCS (Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay Toplulukları Federasyonu), ILO (Uluslarası Çalışma Örgütü), IMF (Uluslararası Para Fonu), IMO (Uluslararası Denizcilik Örgütü), Inmarsat (Uluslararası Denizcilik Uydu Teşkilatı), Intelsat (Uluslararası Telekomünikasyon ve Uydu Örgütü), Interpol (Uluslararası Polis Teşkilatı), IOC (Uluslararası Olimpiyat Komitesi), IOM (Uluslararası Göçmen Teşkilatı), ISO (Uluslararası Standartlar Örgütü), ITU (Uluslararası Haberleşme Birliği), NAM, OPCW (Kimyasal Silahları Yasaklama Organizasyonu), OSCE (Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Örgütü), PCA (Daimi Hakemlik Mahkemesi), UN (Birleşmiş Milletler), UNCTAD (Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı), UNESCO (Eğitim-Bilim ve Kültür Örgütü), UNIDO (Endüstriyel Kalkınma Örgütü), UPU (Dünya Posta Birliği), WCL (Dünya Emek Konfederasyonu), WHO (Dünya Sağlık Örgütü), WIPO (Dünya Fikri Mülkiyet Teşkilatı), WMO (Dünya Meteoroloji Örgütü), WToO (Dünya Turizm Örgütü), WTrO (Dünya Ticaret Örgütü)

Ekonomik Göstergeler

GSYİH: Satınalma Gücü paritesi – 5.6 milyar $ (2000 verileri)
GSYİH – reel büyüme: %3.4 (2000 verileri)
GSYİH – sektörel bileşim: tarım: %2.8
endüstri: %25.5
hizmet: %71.7 (1999)
Enflasyon oranı (tüketici fiyatlarında): %2.5 (2000 verileri)
İş gücü: 145,901 (1999)
İşsizlik oranı: %4.5 (2000)

Endüstri: Turizm, elektronik, gemi yapım ve onarımı, inşaat, yiyecek – içecek, tekstil, ayakkabı, giysi, tütün

Elektrik üretimi: 1.65 milyar kWh (1999)
Elektrik tüketimi: 1.534 milyar kWh (1999)
Elektrik ihracatı: 0 kWh (1999)
Elektrik ithalatı: 0 kWh (1999)

Tarım ürünleri: Patates, karnabahar, üzüm, buğday, arpa, domates, narenciye, kesme çiçek, yeşil biber, domuz eti, süt, kümes hayvanları, yumurta

İhracat: 2 milyar $ (1999)
İhracat ürünleri: Makine ve taşıt araçları, sanayi malları
İhracat ortakları: ABD %21.4, Fransa %15.2, Almanya %12.6, İngiltere %9.3, İtalya %4.9 (1999)
İthalat: 2.6 milyar $ (1999)
İthalat ürünleri: Makine ve taşıt araçları, mamul ve yarı mamuller, gıda, meşrubat, tütün
İthalat ortakları: Fransa %19.1, İtalya %16.7, İngiltere %10.9, Almanya 1%0.0, ABD %8.5 (1999)
Dış borç tutarı: 130 milyon $ (1997)
Para birimi: Malta Lirası (MTL)
Para birimi kodu: MTL
Mali yıl: 1 Nisan – 31 Mart

İletişim Bilgileri

Kullanılan telefon hatları: 187,000 (1997)
Telefon kodu: 356
Radyo yayın istasyonları: AM 1, FM 18, kısa dalga 6 (1999)
Radyolar: 255,000 (1997)
Televizyon yayını yapan istasyonlar: 6 (2000)
Televizyonlar: 280,000 (1997)
Internet kısaltması: .mt
Internet servis sağlayıcıları: 2 (2000)
Internet kullanıcıları: 40,000 (2000)

Ulaşım ve Taşımacılık

Demiryolları: 0 km
Karayolları: 1,742 km (1997)
Su yolları: yok
Limanları: Marsaxlokk, Valletta
Hava alanları: 1 (2000 verileri)